31 Mayıs 2012 Perşembe

sephora alışverişim


Herkese merhaba. Bir süredir buralarda yoktum. Bursa'ya tatile gitmiştim ve bugün döndüm. Yazacak çok şey var, fotoğraflar birikti yazılarının yazılmasını bekliyor. Bugün daha önceden hazırladığım postu paylaşıyorum,yorumlarada cvp yazdım bi tek mailler kaldı cvp bekleyen. Bursa maceralarımı da yakında hazırlarım inş.

Daha önceki postlarımdan birinde lorealin göz makyajı temizleyicisini kullandığımı
ama hiç memnun kalmadığımı yazmıştım. Bu yazımı okuyan sevgili sümeyra da bna sephoranın kendi ürünü olan makyaj temizleyicisinden bahsetmişti, çok memnun olduğunu mutlaka tavsiye ettiğini
yazmıştı. Bende alacaklar listesine ekledim ve Ankara'ya gittiğimde ankamallde döne döne sephora mağazasını aradım. Baya bi zor bulduk aslında önünden geçmişiz ama farketmemişiz.
 Neyse bi koşu gidip görevliye aradığım şeyi söyledim o da saolsun çok ilgilendi
hemen ürünü gösterdi ben görür görmez tamam alıyorum bunu dedim.


işte sephoranın göz makyajı temizleyicisi


Ürünü kullanmadan buraya ürün hakkında bişey yazmak istemedim, gördüğünüz gibi yarısına kadar geldi zaten ama gerçekten tek kelimeyle mükemmel daha önce nasıl bu ürünü bilmediğime şaşırıyorum.
 Kolaylıkla makyajı çıkarıyor, etrafa bulaştırmıyor lorealin ürünüyle ilgili yaşadığım sorunları bunda kesinlikle yaşamadım ve çok memnun kaldım sizede tavsiye ediyorum. Pişman olmayacağınız bi ürün ve fiyatıda çok uygun.
17 tl gbi bi fiyatı vardı.ürünü kullandıktan sonra zaten pişman oldum keşke bikaç tane alsaydım diye çünkü yakın zamanda Ankara seyahatim yok, yakınımdaki kentlerde de sephora mağazası yok ve biterse ben ne yapacağım diye şimdiden düşünüyorum kara kara.
Eğer aranızdan biri bna sephoraya uğradığında alıp gönderme nezaketinde bulunursa çok mutlu olurum.




Sephoraya uğramışken bide sevgili meyye's in şu yazısında bahsettiği ve çok severek kullandığını söylediği somon pembesi rengindeki Yves Saint Laurent Rouge Volupte 30 u aldım.bende nasıl durur acaba diye merak ediyorsanız ki ben etmiştim.meyye's in sayfasında dudakta duruşunuda şöyle gösteriyordu.bende çok beğendim kullanınca.bu arada eğer bilmiyorsanız ki bilmeyen nerdeyse hiç yok, meyye's in sayfasına muhakkak göz atın bence.hem kendisi çok güzel (maşallah diyelim Allah nazarlardan saklasın) hem yazıları, blogu..herşeyiyle çok seviyorum bu kızı..

Şimdi siz bu postu okuyun bende Bursa'dayken okuyamadığım bloggerların postlarını okuyayım.  Neler kaçırdım çok merak ediyorum. Bi sonraki postta görüşmek üzere.. Allah'a emanet olun..

19 Mayıs 2012 Cumartesi

evde ramen keyfi



şu postta evde ramen yaptığımdan bahsetmiştim. tabi bulunduğunuz yerde orjinal ramen yoksa ve benim gbi ramen yemek istiyorsanız alternatif seçenekler düşünüyorsunuz. bende evde elimde olan malzemelerle ramen yapmaya çalıştım. ramenim olmadığı için spagetti ile yapmayı denedim. bence çok güzel oldu. 
internette ramen nasıl yapılır diye araştırma yaparken bu konu ile ilgili çok fazla açıklama bulamadım. bende hem spagetti ile nasıl ramen yaptığımı anlattım hemde fotoğraf çektim sizin için. umarım size ilham verebilmişimdir.
kendi tarifimi vermeden önce bilmeyenler için ramen hakkında kısa bir bilgi vereyim.
ramen çin kökenli olup, çorba içindeki eriştenin Japon mutfağındaki hali. içinde deniz yosunundan yeşil soğan, mısıra kadar pek çok malzeme kullanılabiliyor. genel olarak et suyuyla yapılıyor. migros ve carrefour gibi pek çok markette hazır paketleri satılıyor (malesef benim yaşadığım yerde yok )

 ramenin özelliği içine istediğiniz malzemeyi koyabiliyor olmanız. tamamen sizin damak tadınıza bağlı yani.


bunlarda değişik ramen türleri. şimdi de benim yaptığm ramene bakalım biras :)

ilk önce MALZEMELER :)
  • 1 paket spagetti
  • 1 demet yeşil soğan
  • 3 adet tavuk bulyon (et bulyonda olabilir)
  • sıvıyağ
  • bir yemek kaşığı salça
  • tuz
  • sıcak su
  • acılı sos
  • acılı (ezilmiş) kapya biber
  • baharatlar (kırmızı biber, pul biber, karabiber, reyhan, kekik, kurutulmuş domates, nane, toz zencefil, )

YAPILIŞI  :)

  • önce kettle a su koyup ısıtıcıdaki suyun kaynamasını bekliyoruz. ben çabuk pişsin diye sıcak su kullanıyorum. ama kettle kullanmıyorsanız şöyle yaparsınız. normal makarna yapar gibi tencereye bir miktar su koyup suyu kaynatın. su kaynayınca içine 2 adet bulyon, 1-2 yemek kaşığı sıvı yağ dilediğiniz miktarda tuz atıp tuz eriyinceue kadar karıştırın. sonra dilediğiniz miktarda spagettiyi tencerenin içine atıp pişirmeye bırakın. arada karıştırıp istediğiniz dirilikte oluncaya kadar makarnayı haşlayın. daha sonrada spagettiyi süzüp bi kenara alın. ben bu aşamaları beklemek istemediğim için suyu kettle da kaynatıp zamandan tasarruf yapıyorum. eğer benim gbi kettle kullanacaksanız da aşağıdaki aşamaları takip edin :)
  •  ilk önce geniş bi tencere alıp ocağa koyuyoruz. içine 2 adet tavuk bulyon koyuyoruz. 


  • ben ramen bulamadığım için spagetti ile yaptım. istediğimiz miktarda spagettiyi alıp içine bulyon koyduğumuz tencereye ekliyoruz.


  • şimdide kettle da kaynamış olan sıcak suyumuzu tencere döküyoruz
  • içine bir kaşık sıvıyağ ekliyoruz. karıştırıp pişmeye bırakıyoruz. arada sadece karıştırın ki makarnalar birbirine yapışmasın. bende öyle anlatıyorumki sanki siz hayatınızda hiç makarna pişirmeyi bilmiyosunuz :) buraya kadar işin bi esprisi yok aslında. bildiğin makarna haşlıyoruz yani. tek fark içine bulyon koyuyoruz. yinede belki hiç makarna yapmamış biri olur diye ben uyarıyorum naçizane :))

  •  altta da makarnamızın en son pişmiş hali. ben harlı ateşte yaklaşık olarak 20 dk.  kadar pişirdim çünkü çok pişmiş halini seviyorum. siz arada kontrol edip ne kadar pişmesi gerektiğine karar verirsiniz.

  •  spagettimiz pişince süzüp bi kenara alıyoruz.biras soğuk sudan geçirmeyi ihmal etmeyin yoksa birbirlerine yapışırlar.

  • şimdi de ramenimizin sos kısmını yapalım.önce yine ısıtıcıya 5-6 su bardağı su koyup kaynamaya bırakıyoruz. bu sırada suyumuz kaynarken biz istediğiniz miktarda yeşil soğan alıp ince ince doğruyoruz.




  • boş bir tencere alıp doğramış olduğumuz yeşil soğanları içine atıyoruz. 



  • içine bir adet tavuk bulyon, 2 yemek kaşığıda sıvıyağ ekliyoruz. bu sırada kaynamış olan suyumuzdan 5 bardak tencereye ekliyoruz. ramenin bildiğim kadarıyla özelliği acılı olması. uzakdoğulular acıyı çok seviyorlar. bende evde bulabildiğim şeyleri kullanarak aynı tadı yakalamaya çalıştım ki zaten bnde acıyı çok severim



 bu Tukaş'ın acılı kapya biber ezmesi. hemen hemen her markette satılıyor. ben kapya biberi çok sevdiğimden makarnayla ilgili yaptığım bütün soslara kullanıyorum. bi nevi salça görevi de görüyor.



                                                     bu da Kavaklıdere'nin acı biber sosu.




  •  tarife devam edelim. en son 5 bardak sıcak suyu koymuştuk tencereye. 2 yemek kaşığı tukaşın acılı kapya biber ezmesi, bir yemek kaşığı salça, bir tatlı kaşığı acılı sos (kavaklıdere olandan) ilave edip karıştırıyoruz. bu karışım kaynarken içine malzemeler kısmında bahsettiğim baharatlardan birer tutam ekliyoruz. ben kekik ve reyhanı biras daha çok koydum. naneyi ise çok tavsiye etmem. bu sefer pişirirken koydum ama verdiği tadı beğenmedim, gerçi bn naneyi pek sevmem o yüzden sanırım. ama siz seviyorsanız koyabilirsiniz. herşeyi koyduktan sonra bütün bu karışımı 5 dk. daha kaynatıp altını kapatıyoruz. ben bir yandan makarnayı haşlarken bir yandanda bu karışımı hazırlıyorum. böylece hem çabucak hazırlıyorum hemde süzdüğüm makarna soğumuyor.
  • şimdi makarnayı haşladığımız geniş tencereye süzdüğümüz makarnayı döküyoruz. daha sonra bu baharatlı karışımı ilave diyoruz.ocağın altını açıp harlı ateşte ara sıra karıştırarak pişmeye bırakıyoruz.şöyle bi görüntü olması lazım şu anda :)






                  evvett :) üstteki son resimde ramenimizin pişmiş hali. şimdide servis yapalım.







ramenimiz servise hazır. uzakdoğuda bir tür turşu olan kimchi ile servis yapılıyo. aslında her yemeğin yanında kimchi geliyo desek daha doğru olur. ben hiç yemedim ama yemeği ço istiyorum, belki boş vaktim olursa yapmak da istiyorum ama şimdilik kimchi miz olmadığına göre normal bizim kendi ülkemizin turşularıylada sevis yapabiliriz diye düşündüm. servis yaparken yanına birasda yoğurt güzel gidiyor. haa bide bu rameni chopstick olmadan nası yiycez diye aklınızdan geçebilir.çatal ile kolaylıkla yiyebilirsinizki ben öyle yaptım. bu arada chopstick uzakdoğuluların yemek yerken kullandıkları uzun iki çubuk. hepiniz görmüşsünüzdür. eğer illaki herşey usülüne uygun olsun diyip almak isterseniz internette pek çok yerde satılıyor. ben en son smartmarketde görmüştüm. smartmarket sahibi koreli olan ve sadece koreden gelen gıdaları satan İstanbul / Eyüp'te bi market. online olarak pek çok uzakdoğu ürününü sipariş edebiliyorsunuz. haa unutmadan söyleyeyim ramende satıyorlar :))
işte böyle... afiyet olsun :)))))

eğer bir şekilde smartmarkete ulaşmak isterseniz :


Smart Market (Turkey)

Adres:
Kemerburgaz Mithatpasa Mah. Istanbul Cad. No: 39 Eyüp / Istanbul
Telefon: 0212 360 24 54 (55) - 0537 210 25 86




17 Mayıs 2012 Perşembe

okuma günlüğüm

 ne kadar gergin olduğumu dünkü postumda bahsetmiş, bütün geceyi uyuyamadığımı söylemiştim. o sinirle dışarı çıkıp kendimi kitapevine atmıştım. ne zamandır okumak istediğim açlık oyunları- alaycı kuşu sonunda aldım ve bitirdim. serinin bu son kitabı bitmesini hiç istemediğim ve en ilgiyle okuduğum kitabı oldu. öyleki bütün gece elimden bırakamadım. zaten gerginlik diz boyu.bari başka şeylere odaklanayım diye kitabı bırakamadım tabi.bide bu yönü var işin aslı. ama konuların bağlandığı ve her şeyin bi nihayete erdiği ve sonunda beni üzüntüye boğup - ki zaten gerginim - nası yaaa olmaz.şimdi bu yapılırmı nidalarıyla okuduğum tek kitabı oldu. çok fazla spoiler vermek istemiyorum ama bi yandanda içimde tutamıyorum. hangi ana karakterlere noldu, katniss sonunda gale imi yoksa peeta yı mı seçti.kimler öldü kime noldu hepsini söylemek istiyorum burdan ama size haksızlık olur. okuyup bence sonunu kendiniz görseniz en doğrusu. yinede kesinlikle tavsiye edeceğim bi kitap. sonu belki tahmin ettiğiniz gbi çıkmıyor ki genelde beklenmedik bi sonla biten kitaplar unutulmaz olur ya. bu kitapta öyle bence..

   yandaki resimde ise D&R da satılan açlık oyunları alaycı kuş iğnesini koydum. fiyatı 25 tl.. açlık oyunları severlerin ilgisini çekeceğini düşünüyorum..

son olarak paylalmak istediğim kitaptan bi bölüm var sizlere. katniss in evi, köyü yakılıp yıkıldıktan sonra geriye kalan harabeye dönmüş köyü görmek için katniss 13. mıntıka tarafından köye geri getiriliyor. o harabede gezerken katniss in hissettikleri..

'' koşmaya başladım. meydanda uzağa, yangının harap etmediği tek yere doğru. bir zamanlar arkadaşım Madge'in yaşadığı, belediye başkanının evinin enkazının önünden geçtim. ondan yada ailesinden hiç bir haber almamıştım. babasının konumu sayesinde Capitol'e kaçmayı başarmışlarmıydı yoksa alevlere teslimmi olmuşlardı bilmiyordum. çevremde küller uçuşuyordu, ağzımı kapatmak için tişörtümün yakasını yukarıya doğru çektim. soluğumu kesen, içime çektiğim şeyin ne olduğu değil, kim olduğunu merak etmekti aslında..


16 Mayıs 2012 Çarşamba

içimden gelenler geçenler... mim #2

sevgili volante beni mimlemiş.içimden geçenleri yazdıklarımızı hiç silmeden paylaşacakmışız
aslında içimden öyle şeyler geçiyorki, bu mim hiç uygun olmadı :)
bu ara çok öfkeliyim gerginim iş yerinde ciddi sıkıntılarımız var
doktor eksiğimiz olduğu halde çalışmaya zorlanıyoruz
bu sebeple herkese kızgınım.bizi bu şekilde çalışmaya zorlayan yönetimede, siyasi tanıdıklarını kullanarak acilde çalışmaktan kaçan kendilerini başka yerlere görewlendirten doktor arkaaşlarıma (!) da
 bu işi yapan iş bilmez siyasilere de herşeye ama herşeye kızgınım
normalde dün akşam size başka bi post paylaşacaktım.yazısını bile hazırlamıştım sadece fotoları eklemek kalmıştı.ama dün o kadar sinirliydimki öfkeden ellerim titriyordu ve bütün geceyi uykusuz geçirdim.bikaç saatlik uykuyla nöbet tutmaya geldim.normalde böyle kızdığım çok olmaz ama daha doğrusu kızsam bile bu kaadr uzun sürmez ancak nerdeyse bir yılın birikmişliği bni çok yıprattı ve sonunda bu hale geldim :(
şimdi öfkem biras dinmiş gbi.hatta acıktım bu kadar öfkenin üstüne.geçen gün çok acıkınca bişile ryapmak için mutfağa yönelmiştim.ramen yemek istiyodu canım.bilmeyenleriniz için ramen bi uzak doğu yemeği.sulu makarna görünümlü bişey.ama evde ramen olmayınca bnde spagetti ile yapmaya karar verdim ve gerçekten çok başarılı oldu.kendim yaptım diye söylemiyorum.çok uzun zamandır yediğim en lezetli şeylerden biriydi.işte şu anda da ewde olup o spagettiden bozma ramen yemek istiyorum ama mümkün değil tabiki.poaça neyimize yetmiyor modundayz şu anda :)
bikaç saat kadar önce bi otopsiden geldim.gencecik bi çocuk daha 17 yaşında trafik kazası sonrası yoğun bakımda yatışının 8. gününde hayatını kaybetti.bende onun ölü muayenesine indim nöbetçi savcıyla birlikte.onu görünce çok üzüldüm.pek çok hayali vardı belkide ama hiçbirini gerçekleştirmeye ömrü yetmedi.hayatının baharında ..ömrü bu kadarmış tabiki.Allah ın takdiri böyleymiş.başka bişi söylemek düşmek haddimize..ama üzülüyo insan haliyle..hele babasının morgun önünde ağlaması hala kulaklarımda :(
düşünüyorumda yaptığım iş ne zor...ewet her meslek zor.ona bi itirazım yok.başka meslekler kolay diye değil bu yazdıklarım.sadece bi içimi dökme bunlar.
insanların hep en kötü en acılı en dayanılmaz hallerini görüyoruz.pek çok insanın bakmaya dayanamayacağı şeylerle iç içeyiz.bu kadar yıl doktorluk yaptıktan sonra çok uzun bi sürede değil yani 3 yıldır doktorum şunun şurasında.nede başka bi meslek seçmedim diyorum.her ölen hastayla bi parçamız ölüyo.gerçi insanlar bizim ruhsuz ve duygusuz olduğumuzu düşünüyolar ama işin aslı öyle değil.durum şöyleki.bi hayalinizde canlandırın.içeriye bi hasta giriyo.yaşı önemli değil.hepsi can taşıyo sonuçta.85 yaşındada olsa 5 yaşındada olsa hepsinin bi yakını var ve hepsi kendi aileleri için kıymetli elbette.bi şekilde kalpleri durmuş olsun.sen müdahale ediyosun yarım saat bi saat.hastayı kurtarmak için elinden geleni yapıyosun.ama olmuyo.elinin altında bi kalp var.bi ruh.wazgeçersen olmaz nasıl vazgeçeceksin..ama kader var..
o hastayı morga gönderirken bi sonraki hasta seni bekliyo oluyo...neyin war diye soruyosun...boğazım ağrıyo grip olmuşum diyo..!!!
grip olanlar hasta değilmi değil demek istediğim.siz olsanız şokunda çıkamayacağınız durumlarda bizden soğuk kanlı olmamız ve bi hastaya kalp masajı yaptıktan sonra arkamızı dönüp burnu akan birine bakmamız bekleniyo bizden.ve herhangi bi duygusal tepki vermememizi..ama bizde insanız.her baktığımız durumu kötü hasta bizde izler bırakıyo.durumu kötü bi hasta baktıktan sonra gelip bi grip bakmak gerçekten bazen çok zor geliyo.bazen elimi başımın arasına alıp bırakında az önce ölen hastam için üzüleyim benimde bi parçam öldü onunla bırakın bende yasımı tutayım demek istiyorum herkese...
ama susuyorum ve hasta bakmaya devam ediyorum..
şimdi bunları yazarken; geçen hafta üzerinden traktör geçen 18 yaşında bi erkek hastam aklıma geldi.saatlerce ameliyattan çıkmasını bekledik.cerrahlar ellerinden geleni yaptılar ama her iki akciğeride çok kötü hasar görmüştü.daha sonra bi üst merkeze sevk edildiğini öğrendim.ameliyata girmeden önce elini tutup; taburcu olunca bizi ziyarete gelmesini söylemiştim ona.şimdi ise yaşayıp yaşamadığını bile bilmiyorum..ama inş. kurtulur..aradan günler geçmesine rağmen hastalarımız bizim içimizde yaşar..arkamızı döndüğümüzde onları unutmayız..zannedilenin aksine biz doktorlar o kadarda kötü kalpli değiliz belkide..bazen bizimde insan   olduğumuzu unutmamanızı hatırlatmak istiyorum..
ne çok duygusala bağladım bu saatte.bi mim bni alıp nerelere getirdi..
ne çok söylenecek şey varmış içimde meğerse..
belki yazdıklarıma kızanlar olur..bazılarınız hak verir belki..desteklenmek yada kösteklenmek için değildi yazdıklarım..sadece yüzlerinizi dahi görmediğim sizlere içimi döktüm..dertleşmek için bu saatte sizin kapınızı çaldım bir dost gbi..umarım geri çevirmemişsinizdir bni..

ve son olarak kim dertliyse ve içini dökmek istiyorsa ona gitsin bu mim ve döksün içindekileri..

12 Mayıs 2012 Cumartesi

espadril modası

ben çok sevdim bu espadril modasını.
hem çok rahatlar hemde renk renk.insana bahar neşesi veriyo sanki.










  
aslında burdakilerin hepsi benim olsun istiyorum.
ama pembesiyle lacivert olanını almaya niyetleyim.
lacivert olanını kotla falanda çok sık kullanırım diye düşünüyorum.
gerçi bu moda biras salaş o yüzden giyimine düşkün olanlar pek tercih etmeyebilirler
helede hemcinslerim arasında topuklu olmayan ayakkabıyı asla giymem diyenler var ki onlar için espadrille ölüm eş anlamlı olabilir :))
gerçi bu espadrillerin dolgu topuklu olanları da var.
ama ben rahatıma düşkün bi insan olduğum için düz olanlarını sevdim.
                             yakın zamandada yaz geçmeden bi tane bari edineyim dimi :))







ankamall de mudo da bikaç espadril görmüştüm sanırım.kapının hemen girişinde satılıyordu.
çiçekli desenleri vardı.
bn tek renk bişey istediğim için almadım ama ilgilenenler bakabilirler.aşağıdaki görsellerde mudonun sayfasından.isterseniz online siparişde edebiliyorsunuz.fiyatlarıda 39 tl 








11 Mayıs 2012 Cuma

günaydııınn

nöbette çıkmak üzereyim şu saatlerde.burda yağmur var.birasda sis..
depresyona girmek için çok uygun..
benim melankolikliğim yorgunluk ve uykusuzluk yüzünden..akşama kendime gelmiş olurum muhtemelen..
ama şu andaki ruh halime en uygun şarkı bu..sizde dinleyin istedim
açlık oyunları filminin müzüiği aynı zamanda..
civil wars kalitesi belli olan bi grup zaten.taylor swift de güzel söylemiş şarkıyı..
bn kaçar..bna ii uykular sizede keyifli günler..


10 Mayıs 2012 Perşembe

buraya gitmek istiyorum.PETRA


 Ne kadar masalsı bi görüntüsü var değilmi?



Evet kafayı bozdum. Buraya gitmek istiyorum :) Burası PETRA.Ürdün'de yer alan antik bir kent. Gerçektende görünüşü gbi masalsı bir hikayesi var ama malesef yaşananlar gerçek!!


Efendim bildiğiniz gbi Kur'an-ı Kerim de Allah ın gazabına uğramış pek çok toplumdan söz ediliyor. Kimisi sularla ( meşhur Tufan olayı ) kimisi yanardağ patlaması gbi olaylarla ( bakınız Sodom ve Gomore kenti ) kimisi rüzgarla kimisi depremle kimiside ses- gökgürültüsü ile helak olmuşlar ve onlar Allah'ı unuttuğu için Allah da onları unutturmuş.. Bu kavimlerin helak olayı gerçekten çok ibretlik ve okuduğumuz zaman insanın tüylerini diken diken eden bi hadise. Pek çoğunuzun malumatı var zaten. İşte benim gitmek istediğim bu yer de helak olmuş bir milletin eski zamanlarda yaşadığı yer...



Gidilecek pek çok güzel yer varken buraya mı gitmek istiyorsun diye düşünebilirsiniz. Ama hikayeyi dinleyince belki sizde bu yeri görmek istersiniz. Zaten bol fotolu bi post olacak o yüzden eğer sonuna kadar sabrederseniz, gidip görmüş kadar olacaksınız.


Petra Ürdün sınırları içerisinde Lut Gölü yakınlarında antik bir kent. 


Petra M.Ö 400 ile M.S 400 yılları arasında varlığını sürdürmüş.Daha sonra burda yaşayan Semud kavmi helak edilince bu kent unutulmuş taa ki 1800'lü yıllarda İsviçre'li bir gezgin tarafından şans eseri bulununcaya kadarda hep gözlerden uzak bi şekilde inzivaya çekilmiş. 2007 yılında ise dünyanın yedi harikasından biri seçilmiş.


Burda yaşayan Semud kavminin hikayesine gelince... Semud kavmi Hz. Salih aleyhisselam ın peygamber olarak gönderildiği kavim. Kendilerinden önce yaşayan Ad kavminin bağları ve bahçeleriyle ünlü İrem adlı yurtları helak edilince onlar gbi kolayca helak olmamak için evlerini dağlara taşlara oymuşlar. Petra yunanca kızıl kaya demek. Resimlerde de gördüğünüz gbi kırmızı gül kurusu renkteki bu kayalara oyulmuş evler yinede onları helak olmaktan koruyamamış ve bir sesle helak olmuşlar..


Bu konu kutsal kitabımız Kur'an da şöyle geçiyor. Ad kavminin helakınden sonra Hicr bölgesinde Semud kavmi yaşamış Semud kavmi pek çok nimete nail olmuş, dağları ve taşları oyarak muhkem evler inşa etmişler, yazlık ve kışlık konaklar yapmışlardır Bolluk ve refah içerisinde yaşamışlar, uzun ömürlü bir hayat sürmüşlerdir Zamanla Hak yoldan sapmışlar, şirke düşmüşlerdi Yüce Allah onlara Salih (as)'ı peygamber olarak gönderdi Salih (as), onları Allah’a imana, ibadete ve itaate çağırdı Mucizeler gösterdi, öğütler verdi Ancak kavmi onu dinlemediği gibi yalanladı Kendilerine mucize olarak verilen ve sakın dokunmayın denilen dişi deveyi öldürdüler Bunun üzerine Salih (as), ve iman edenler dışında Semud kavmi şiddetli bir gök gürültüsüyle helak edildiler.


“Andolsun biz, “Allah’a kulluk edin” diye (uyarması için) Semûd kavmine, kardeşleri Salih’i peygamber olarak göndermiştik Bir de ne görsün, onlar birbiriyle çekişen iki grup olmuşlar” (Neml, 27/45)


  “Semûd kavmi, azgınlığı sebebiyle yalanladı Hani onların en bedbaht olanı (fesat çıkarmak için) ileri atılmıştı Allah’ın Resülü de onlara şöyle demişti: “Allah’ın devesini ve onun su içme hakkını koruyun Fakat onlar, onu yalanladılar ve deveyi boğazladılar Bunun üzerine Rableri, suçlarından dolayı onları” helak etti ve kendilerini yerle bir etti(Şems, 91/13-14)


Petra'nın helak oluşu ise şöyle anlatılmakta.. Zaten tüylerin diken diken eden kısmı da burası 


Salih Aleyhisselam Semud kavminin başına gelecek felaketi haber verip inananlarla birlikte şehri terk etti. Geride kalanların ilk gün yüzleri sarardı, ikinci gün kızardı, üçüncü gün ise kapkara oldu. Bu belirtilerden felaketin gelmekte olduğunu anlayarak büyük bir korkuya kapıldılar. Korkudan çıldıranlar, hatta ölenler oldu. Sonunda korkunç bir ses gelerek Semud kavmini helak etti. Bir anda gelen o şiddetli ses Semud’un kayalara oyulmuş yurdunu sonsuz sessizliğe boğdu.



 Petra'nın geçmişiyle ilgili bildiklerimiz işte kutsal kitabımız ve Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellemin bize aktardıkları kadar. Peygamberimiz ( S.A.V. ) Tebük seferine giderken yolunun buradan geçtiği ve bu kavmin helak olmasıyla ilgili konuyu anlattığı, burada çok fazla oyalanmayın ve buranın suyundan içmeyin şeklinde çevresindekilere tavsiye verdiği pek çok kaynakta anlatılmakta.. Hatta Salih aleyhisselamın devesinin çıktığı yeri gösterdiğide rivayet edilmekte..


Buraya kadar biras tırsmış olabilirsiniz çünkü ben Petra ile ilgili araştırma yaptığımda öğrendiklerimden korkmuştum hele de helak edilen bi kavmin yaşam alanı olması ve Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellemin burada fazla oyalanmayın tavsiyesinden sonra gitmesemmi acaba diye düşünmüştüm biras.. Ama merakım galip geldi ve gidilecek listesinde ilk sıraya yerleştirdim kendilerini.


Zaten benim tatil anlayışım böyle şeyler işte. Havuz başında açık büfe olayları değilde böyle şeyler.. Benden yüzyıllar önce başka bir kadının, günümüzde garip kabul edilecek bir giysiyle kimbilir hangi duygularla belki telaşlı adımlarla geçtiği o yerlerden geçmek ve bunları düşünmek...
 


 Yakın zamanda bi tatil olayım yok ve işin aslı uzmanlık sınavını kazanıncaya kadarda tatile gitmek niyetinde değilim. Sınavı kazanınca hak etmenin verdiği o duyguyla buraya gitmek istiyorum.. Bana fazlasıyla ilginç geldi. Muazzam yükseklikteki sütunlar, kayalara oyulmuş bir kent, ve helak olan, sadece insanları değil uzun bir süreliğine kendisi de yeryüzünden silinen bir antik kent..Petra..


Fotoğrafların bir kısmı fotogezgin den alınmıştır. Aşağıda da meraklısı için pek çok görsel paylaştım. Fotoğraflarını paylaşmam için verdikleri izinden dolayı onlarada teşekkür ediyorum. Hem Türkiye hemde dünyadan pek çok yer ve fotğraf galerisi için bu sayfayada bi göz atın derim..













LinkWithin

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...