2-3 güne bir yeni yazı gelir artık derken, son yazımın üzerinden yine aylar geçmiş. En son İtalya'daki erasmus exchange programı maceralarımın son günündeydim. Derken asistanlık bitti, uzman olduk, mecburi hizmet ataması oldu ve an itibariyle Rize'ye yerleşmemin üzerinden 5 ay geçmiş bile :)
İtalya dönüşü, bitirme tezi, bitirme sınavına çalışmak, atama stresi falan derken günlerin nasıl geçtiğini bilemedim. Sonradan Rize'ye atandığım belli olunca ev arama, taşınma, yerleşme, yeni iş yerine ve ortama alışma, günlük rutinimi oturtma derken biraz daha zaman geçti. son günlerde bloga geri döneyim artık derken, bir önceki posta gelen "yeni yazı gelsin artık" yorumu beni gaza getirdi, iyi ki de öyle oldu :)
Hemen son günlerde neler yaptığımı kısaca anlatayım. Önce her zaman ki gibi kitaplar :) Yeni yıla başlarken siz kendinize hedefler koyuyor musunuz bilmiyorum ama ben kendime her ay en az 3 kitap okuma hedefi koymuştum çünkü sürekli yeni kitaplar satın almama rağmen, bir türlü kitap aldığım hızda okuma hedefini tutturamıyordum. Her ay 3 kitap hedefi sanırım işe yaradı ve ben üzerimdeki ölü toprağını atıp kitap okumaya başladım. Özellikle gece yatmadan önce 3-5 sayfa kitap okuma rutini oluşturmak, bu düzeni oturtabilmek adına ivme kazanmamı sağladı. Eğer kitap okumak konusunda size de bir haller oldu ve artık eskisi gibi kitap okuyamıyorsanız, Serrose'nin dediği gibi sürekli etrafınızda kitap bulundurmak, bir şekilde size kitap okutturacaktır.
Haziran ayına kadar okuduğum kitaplar topluca şu şekilde:
Daha sonra bu kitaplar hakkında eskiden olduğu gibi belki daha ayrıntılı yazabilirim, şimdilik gösterip geçiyorum ancak Madam Peregrine'nin Tuhaf Çocukları 3 serilik kitap hakkında söyleyebileceğim şey şu: ilk iki kitap oldukça sürükleyici ve keyifli iken, son kitap olan Ruhlar Kütüphanesi o kadar uzun ve sıkıcı tasvirlerle doluydu ki, bazı paragrafları atlayarak okumak zorunda kaldım, sanki yazar belirli bir kitap sayfa sayısına ulaşabilmek adına cümleleri uzatmış da uzatmış, ya da bana öyle geldi bilmiyorum ama güzel bir seriydi, mutlaka kütüphanenizde bulunması gerekli diyebilirim.
Kitap okuma hedefi dışında bu sene başında aldığım bir başka karar ise yeni bir dil öğrenmek idi. Ortaokul ve lise yıllarında ingilizce ve almanca öğrenen, ingilizcesi hiç bir zaman akıcı ingilizce konuşma seviyesinde olmayan (geleneksel Türk çocuğu : ), almancayı ise lisede en iyi bilen kişi olmama rağmen sonradan wie heist du? 'nun ötesinde hiç bir bilgi kırıntısı kalmayan biri olarak, bu sene hem ingilizcemi geliştirmek hem de belki almancaya yeniden başlamak gibi bir hedef koymuştum. İngilizce hedefim için her gün ( nöbetler hariç tabii ki ) günlük 3-5 sayfa ingilizce kitap okumak ya da ingilizce altyazılı dizi izlemek gibi iki ayrı hedef koydum, hedefim yıl sonunda çok rahat bir şekilde ingilizce kitap okuyor olabilmek ve her gün ingilizce ile haşır neşir olarak kelime bilgimi geliştirmek.
İkinci yabancı dil olarak ise kardeşimin de gaza getirmesi sonucu ispanyolca da karar kıldık. İnci Kut'un ispanyolca gramer kitaplarını satın aldık. Bunun dışında "Busuu, Dualingo ve Memrise" uygulamalarını indirdik ve kendi başımıza ispanyolca öğrenmeye karar verdik. Kendi kendine dil öğrenen pek çok insanla ilgili duyduğum hikayelerden sonra sanırım ben de yapabilirim diyorum, hali hazırda bir dil okuluna gitme fırsatım olmadığı düşünüldüğünde başka da bir yol yok galiba, Sizin bu konuda eğer herhangi bir öneriniz olursa lütfen söyleyin,şu ara en sık kullandığım daha doğrusu düzenli takip ettiğim uygulama dualingo, bu arada şu ara herkesin dilinde olan "La casa del papel " dizisini de sırf ispanyolca için izlemeye başlayacağım sanırım.
Konu kitaplardan açılmışken güzel bir uygulamadan bahsetmek istiyorum. "Kutubahane" diye bir üyelik var, belki de çoğunuz haberdarsınızdır ancak bu üyeliğin verdiğiniz paraya değip değmediğini merak ediyorsunuzdur. İşte ben bu noktada devreye giriyorum ve verdiğiniz her kuruşa değeceğini söylüyorum size. Daha önce "Bi kutu mutluluk" kutusuna üyeydim ve ilk zamanlar beni çok heyecanlandırsa da sonradan artık sıkıcı olmaya ve kendini tekrar etmeye başlayan bir kutu olmaya başladı. Bu sebeple üyeliğim bitince tekrarlamadım ve Kutubahane üyeliğine başladım. Bu üyelik, her ay bir kitap, bir kutu kahve (ben filtre kahve alıyorum), bir güzellik ürünü (genellikle maske, peeling, duş jeli ya da el kremi oluyor) ve o ayın konseptine uygun değişik hediyeler oluyor. Ben premium üyeyim sanırım, iki paket türü var ücreti az ve çok olan, dolayısıyla kutunun içindekilerin de o oranda değiştiği iki paket var. Ben yüksek fiyatlı olanı alıyorum ve her ay kutunun gelmesini sabırsızlıkla bekliyorum. Eğer kitaplarla ilgili bir paket arayışında iseniz mutlaka bir göz atın siteye derim. Mesela aşağıdaki kutu en son elime geçen kutunun içeriği, sadece benim seçtiğim kitap farklıydı, her ay bir kitap ve eğlenceli bir şeyler gelsin istiyorsanız bir şans verin bence..
Görsel Kutubahane sitesinden alınmıştır.
Tabii ki hayat sadece kitaplardan ve yabancı dillerden ibaret değil. Şu ara sürekli takip ettiğim sadece iki dizi var. Normalde Türk dizileri ile arası hiç iyi olmayan ben, bu sene Diriliş Ertuğrul ve Sen Anlat Karadeniz'i fırsat buldukça düzenli takip etmeye çalışıyorum am aiki dizinin de aynı gün aynı saatlerde yayınlanıyor olması biraz kafa karıştırıcı oluyor, Sen Anlat Karadeniz'deki Asiye karakterine hayran olmayan var mı aranızda :)) Yabancı dizilerden de Criminal Minds'ın izlemediğim bölümlerine bakıyorum arada..Bunun dışında hayatıma düzen getirmek adına evde spor yapmaya başladım. Uzun zamandır yogaya başlamak istiyordum hatta bir ara başlamış ama devamını getirememiştim, geçen hafta sonunda bir düzen oturtabildim, bunun dışında ara ara squat, yürüyüş ve takip ettiğim bir youtube kanalındaki egzersizleri haftaya yayarak yapıyorum. Yine de kaçınılmaz bir kilo alma serüvenine girmiş bulunmaktayım :)
Ben de bu aralar hayat böyle, siz neler yapıyorsunuz? Yeniden görüşene kadar şimdilik hoşçakalın...