26 Kasım 2014 Çarşamba

Siz Bu Yazıyı Okurken..



  •        Şu anda battaniyeme sarılmış, kucağımda pc, sütümü içiyorum. Aslında pek süt içen biri değilim, aslında hiç değilim :) oldum olası sütle aram iyi değil, yani pek aklıma gelmez süt içmek ama bu benim eksikliğim gerçekten de ve şu sıralar daha sağlıklı bir hayat yaşama planları yaparken süt içmeyi de listeme ekledim, umuyorum ki devam edebilirim. 
  •        Ben aslında çay ve kahve insanıyım, daha çok çay hele de içine bir dilim limon attın mı en keyiflisi.. İkisini de şekersiz asla içemem, pek çok insan şekerin çay ve kahvenin tadını bozduğunu iddia etse de ben tam tersini savunanlardanım. Şekersiz çay mı? öggghhh..
  •        Bu arada ne diyorduk.. Siz bu yazıyı okurken ben ne yapıyordum ondan bahsediyorduk. Az önce Gordon Ramsey usulü çırpılmış yumurta yapıp afiyetle yedim. Yeni bir tarif buldum mu mutlaka denemem lazım, en çok keyif aldığım şeylerden biri de bu, daha önce tatmadığım bir lezzeti tatma fırsatı bulmak, hele de o tarifi ben yapıyorsam değmeyin keyfime. Bazen yanlış meslek seçtiğimi düşünmüyor değilim :( Belki bir gün ileride kendi mutfağım olur ve müşterilerime yeni tatlar sunma şansı yakalarım..
  •        Bu çırpılmış yumurta daha önce yediklerinizden çok farklı ve tadı gerçekten ama gerçekten müthiş. Az önce karnımı tıka basa bununla doyurdum ve her bir lokmadan keyif aldım çünkü, ordan biliyorum. Nasıl yapılıyor derseniz ben de yeni öğrendim. Nöbet sonrası yatağımda oturmuş yeni blogları keşfediyordum ki Gurme Mutfak Hikayeleri adındaki bu harika blogla tanıştım. Bir yemek blogunda benim aradığım şey sunum ama en önemlisi yeni tarifler denemiş mi yoksa hep bildiğimiz tatları mı pişirmiş ona bakarım ben. Eğer farklı tatlar farklı ülkelerin tariflerini denemişse mutlaka bir şans veririm o bloga. Bu blogda da hangi tarifleri var diye bakınırken bahsettiğim bu çırpılmış yumurta tarifini buldum ve hazır elimde malzemeler varken ve de çok acıkmışken kalkıp bir hızla denedim hemen tarifi ama öncesinde Gordon Ramsey amcamızın bu tarifi kendi eliyle yaptığı bir video izledim.  O da şu : 

  •        Bir başka çırpılmış yumurta tarifi de Özge'nin Oltası blogundan. Ehh artık bu kadar tariften sonra siz de kendi yumurtanızı yapabilirsiniz sanıyorum,, Yeni bir tat araıyorsanız mutlaka ama mutlaka deneyin..
  •        Bunun dışında yarın nöbetim yok ve ne yapsam derken yarın semt pazarı olduğunu hatırladım ve sebze açısından bomboş olan dolabımı kışlık sebzelerle doldurmak için kahvaltıdan sonra pazara gitmeye karar verdim. Ne zamandır ıspanak yemeği, kapuska, lahana dolması, karnıbahar graten yemedim yaww, özledim çok :))
  •        Az önce üzülerek öğrenmiş bulunuyorum ki yeni keşfettiğim Witches of East End dizisi 2. sezonun sonunda yayından kaldırılmış ve ben bunu 2. sezonun son bölümünü az önce izledikten sonra 3. sezon ne zaman başlayacak diye araştırırken öğrendim. Merlin'den sonra keyifle izlediğim bence çok başarılı bir fantastik diziydi ama malesef her güzel şey gibi bu da çabucak sona erdi :( Bu diziyle de tanışmama çok sevdiğim blogger arkadaşım- arkadaşım diyorum ama aslında hiç tanışmıyoruz ve blogunu ve diğer sosyal medya hesaplarını sürekli olaral takip etsemde, hatta kendi bloguma uğramadığım zamanlarda bile düzenli olarak onun blogunu takip ederim, blog üzerinden bile çok fazla yazışmamız olmadı, ama bazı insanları tanımasanız da seversiniz ve sanki daha önce bir yerlerde bir tanışıklığınız varmış gibi hissedersinizya, sevgili Sycorox hakkında ben de öyle hissediyorum- bu yüzden ona arkadaşım demeyi kendimce uygun görüyorum :) Bu diizyle de onun blogunda bir yazı sonrası tanışmıştım, malesef ki kısa sürdü :((
  • Dizinin konusu ne ki acaba derseniz ;
       Melissa de la Cruz'un aynı isimli romanından uyarlanan Witches of East End, iki kız çocuğu annesi olan cadı Joanna Beauchamp'ın kızları Freya ve Ingrid'e gerçek kimliklerini yani son derece gizli ve ölümsüz birer cadı olduklarını açıklamak zorunda kalmasıyla gelişen olaylara dayanan fantastik bir uyarlama.

Witches Of East End

Dizide ki favori karakterim herkesinki gibi tabiiki de fotografta en sağdaki 'hala' rolünü oynayan Mädchen Amick .Kendisi inanılmaz doğal ve eğlenceli biir, En çok onun oynadığı sahneleri sevdim diyebillirim.

  •         Şu anda elimde Kürşat Başar'ın Uzun Yaz adlı romanı var, ortalarına geldi henüz, bu aralar her şey üst üste geldiği için pek kitap okuyamıyorum, oysa ki kış dediğin 3 şeyden oluşur, kitap, kahve ve battaniye. Ben bu üçlemenin kitap kısmını es geçip dizi izliyorum onun yerine ama elimde okunmayı bekleyen milyonlarca (abarttım biraz evet) kitap varken bu tembellikten kurtulmam lazım kısa zamanda. Siz neler okuyorsunuz bu arada. Bu kitap bittiğinde ben Gül Sunal'ın elinden çıkan Kemal Sunal'ın hayatını okuycam, heyecanla elimdekini bitirip bu kitabı okumalıyım, malesef elindekini bitirmeden yeni kitaba başlayamayanlardanım :((
  •        Şu anda devam eden iki dizim var takip ettiğim

  1. Elementary
  2. Once Upon A Time
               Yani demem o ki çok fena dizi kıtlığı içindeyim, dizi önerilerinizi memnuniyetle kabul ederim, özellikle fantastik tür de olursa tadından yenmez :))
  •      Takip ettiğim pek çok blogun artık yazmadığını görmek fena halde üzüyor beni ama  ben bile burayı uzun süre boşladığımdan mütevellit kimseye sitem etme hakkına sahip değilim, keşke herkes yeniden yazmaya başlasa, eski günlerde olduğu gibi...
  •        Ben de elimden geldiği kadar sık yazmaya çalışıcam, blog aleminden öğrendiğim çok şey oldu ve çok iyi dostluklar edindim, o yüzden buraya tamamen sırtımı dönemem sanıyorum. Yoğunluktan dolayı çok sevdiğim mektuplaşma işine de vakit ayıramadım. Buralarda yokken mail atarak mektuplaşma istediğinde bulunanlar oldu, elimde hala yazdığım ama bir türlü gönderemediğim mektuplar var, sıra önce onların hakkı diye düşünüyorum, o yüzden kendimi ve işlerimi toparladığım vakit neden olmasın diyorum?
  •        Şimdilik benden bu kadar. Yeni yazılarla görüşmek üzere. Hoşçakalın :)  

4 yorum:

Keşke Gerçek Olsa dedi ki...

Yazılarını özlemişim ben ya :)

drwilldone dedi ki...

@Keşke Gerçek Olsa : Kuzum ben de sizi ve yazmayı özledim, o yüzden koştum geldim :)

seralp dedi ki...

bir doktor demişti tv de... türkler çok iyi bir şey yapıyorlar çaya limon atarak... bütün çayın zararlı kısmı limona geçiyor bu yüzden iyi bişey...ve sonra o limonu yiyorlar...
(ne kadar doğru bilmem ama)
o limonu bir süre sonra çıkarıp atmak gerekli demişti.

drwilldone dedi ki...

@seralp : ilk kez senden duyuyorum bunu. Ben yemiyorum en azından limonu :) her bardakta bir limon dilimi çayın tadını daha güzel yapıyor, zaten normalde de limon yiyemem ben :)

LinkWithin

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...