29 Ağustos 2012 Çarşamba

Yaz Bitmeden...




Havalar soğudu gibi sanki..
Sonunda sonbahar geliyor :)
Sıcaklar sona ermeden son kez maxi etek modasına göz atalım.
Bakalım kadınlar nasıl kombinasyonlar çıkarmışlar bu yaz..


























Hepsi birbirinden güzel.
Ama mor ve sarı olanları daha bi beğendim sanki.
Siz hangilerini beğendiniz?

27 Ağustos 2012 Pazartesi

Yves Saint Laurent Mascara

Ne zamandır güzel bir mascara arıyordum, kullananların yorumlarını görünce Yves Saint Laurent'nin mascarasını almaya karar verdim.

Mascara-göz makyajı temizleyici ve göz altı bakım kremi birlikte set halinde satılıyor.
Setin fiyatı 131 tl.

Normalde mascaranın tek olarak fiyatı 72 tl. Ancak ben aldığımda indirim vardı ve deneme boyu göz altı kremi ve göz makyaj temizleyicisini mascarayla birlikte toplamda 72 tl ye aldım.
Evet fiyatı biraz pahalı ama parasını sonuna kadar hak ediyor bence.
Ben normalde iki rimel kullanırım göz makyajında.
Önce Loreal telescopic mascara ile kirpiklerimi birbirinden ayırıyorum, sonrasında kullandığım esas mascarayı 2 kat sürüyorum.
Ama YSL'nin bu mascarasını kullanınca lorealin mascarasına gerek kalmadı, iki mascaranın yaptığı işi tek mascara ile yaptım, temizlenmesi de gayet kolay.
Hele de kokusu. Allah'ım bir mascara bu kadar mı güzel kokar ya. Gerçekten harika bir kokusu var.
Kesinlikle tavsiye edeceğim bir ürün.

Ekranın solundaki göz altı kremi, sağdaki ise göz makya temizleyicisi.
Makyaj temizleyici çift bazlı o yüzden karıştırarak kullanmak gerek.
İkisi de deneme boyunda.
Kremi uzun süredir kullanmadığım için bir yorum yapamıyorum ama makyaj temizleyicisi güzel, kullanılabilir.
Ama ben şu ara makyaj temizleyici olarak watsons'ınkini kullandım bi sorun olmadı.

Benim iki iki ayrı mascara kullanan var mı, yoksa ben tekmiyim?
Sizin kullandığınız ve memnun olduğunuz mascara hangisi?
Bu mascara konusu bende takıntı derecesinde birşey, o yüzden sizin memnun kaldığınız ürünleri yorum olarak yazın bana.
Hem bana fikir vermiş olursunuz hem de hangi mascara daha iyi diye konuşup birlikte bir fikir edinmiş oluruz.
Şu sıralar mascara alacak olan varsa ona da ilham olmuş olur.
Yorumlarınızı bekliyorum :))

26 Ağustos 2012 Pazar

Agatha Christie'nin On Bir Kayıp Günü - Jared Cade




Ben Agatha Christie okumaya orta okul yıllarımda başladım.
Arkadaşımızın babası edebiyat öğretmeniydi ve bize kütüphanesinden sürekli kitap getirirdi.
Biz de öğlen yemeklerimizi yedikten sonra kitaplarımızı alır bir köşeye çekilir kitap okuma saati yapardık kendimizce :)
O dönem hatırı sayılır sayıda kitap okuduk birlikte.
En çok okuduğum yazarlar Stephen King ve Agatha Christie idi.Bu iki yazarın da nerdeyse bütün kitaplarını o dönemde okudum.

Sonra lise yıllarında Agatha'nın hayatının belli bir döneminde kaybolduğunu, arabasının da kaza yapmış bir halde terkedilmiş bir halde bulunduğunu anlatan bir belgesele denk geldim.Daha öncesinde böyle birşeyden haberim yoktu ve çok şaşırmıştım. Ancak sonrasında bu konuyu çabucak unuttum ve uzun zamanda aklıma gelmedi.
Geçtiğimiz aylarda kardeşim Agatha Christie'nin kaybolduğu dönemi anlatan bir kitabın varlığından bahsedince izlediğim o belgesel aklıma geldi hemen ve kitabı sipariş ettik.

Agatha'nın gençlik yılları
Agatha Christie zengin bir ailenin 3. çocuğu olarak İngiltere'de dünyaya gelmiş.Kendisine çok düşkün ailesi nedeniyle pek fazla okula gitmemiş ve evde annesi ve dadısı tarafından eğitilmiş.
Çocukluğundan beri hayalgücünün çok geniş olduğu ve fantastik-mistik olaylara ilgisinin yoğun olduğundan bahsediliyor kitapta.
Agatha ve ilk kocası Archie
Evlenilecek yaşa geldiği zaman sosyeteye tanıtılıyor peşinden koşan çok kişi olmasına rağmen hiç kimsede aradığını bulamıyor. Etrafına sürekli 'denizden gelecek bir adamın' kendisini kurtaracağı, aradığı herşeyi onda bulacağını söylüyor. Bu sırada Reggie adında kendisine çok kıymet veren biriyle nişanlanıyor ancak bu kişi denizden gelecek olan adamın sıfatlarını taşımadığından, Agatha'yı kendine aşık edemiyor. Bu dönemde Archie adında biriyle tanışıyor ve Agatha aşık oluyor, nişanlısından ayrılıyor Archie ile evleniyorlar. Ancak Archie evlilik gibi bir sorumluluğu kaldırabilecek bir erkek değil, oysa aksine Agatha'nın tek istediği iyi bir adamla evlenip onun çocuğunu doğurmak ve evinin kadını olmak. Agatha hamile kaldığında ve çocuğunu doğurduğunda ise Archie'nin tek düşündüğü Agatha'nın eski zayıf haline kavuşup tekrar çekici bir kadın haline gelip gelemeyeceği oluyor. Bu dönemde maddi sıkıntılar baş gösterince Agatha kısa dedektiflik öyküleri yazıyor, yazdıkları ilgi uyandırınca önce gazetelerde yayınlanıyor, sonra da her noelde yayınlanacak öyküler yazmaya başlıyor, kısa zamanda bir yayıneviyle anlaşıp kitapları basılıyor, maddi bağımsızlığını elde ediyor. Kendi parasını kazanmaya başlayınca kocasıyla araları bozuluyor, Kocası kendisini başka bir kadınla aldatıyor, bu sırada Agatha'nın çok düşkün olduğu annesi ölüyor. Aldatıldığını öğrendiği zaman dilimi de annesinin yasını tuttuğu bu dneme denk geliyor ve birgün Agatha kayboluyor. 

Bir anda basının ilgi odağı haline geliyor bu durum. Agatha'yı bulmak için halk seferber oluyor, binlerce kişinin katıldığı arama ekipleri kaybolduğu bölgeyi arıyor ancak yanıt alınamıyor.
Polisin araştırmaları Agatha'yla Archie'nin mutlu görünen evliliklerinin ardındaki aldatma olayını öğrniyor ve Agatha'nın kaybolmasıyla ilgili olarak kocası Archie'den süpheleniliyor, aldatan koca günlerce polisin baskısıyla bunaltılıyor, Agatha'yı öldürmüş olmakla suçlanıyor.
Gazaetelerde çeşitli spekülasyonlar yayınlanıyor, kitapların çok satması için böyle bir oyun düzenlendiğinden bahsediliyor.
Kayboluşunun onbirinci gününde Agatha Christie'nin kaplıca otellerinde kaldığı ihbar ediliyor polise.Kocası Agatha'yı teşhis etmek için polisle birlikte otele gidiyor, Agatha'nın yaşadığı ve oteldeki kişinin o olduğu anlaşılıyor.
Oteldeki bir görevlinin Agatha 'nın  otelde bulunduğu sırada yaptıklarıyla ilgili ifadesi
Basının baskısından çekinen koca Agatha'nın bir kaza geçirdiğini ve hafızasını kaybettiğini, kendisini bile tanımadığını, neden otel odasında olduğunu bilmediğini söylüyor gazetecilere.
Eve dönen Agatha birkaç doktorun muayenesinden geçiyor, hafıza kaybı teşhisi konuyor, Agatha'da hiç birşey hatırlamadığını söylüyor ve gazetecilere ısrarla bu konu hakkında bilgi vermiyor.
Yaşamının son yıllarında kaleme aldığı otobiyografisinde de bu konudan söz etmiyor..


İşin aslına gelince Agatha Christie denizden gelen adam olarak tanımladığı kocası Archie'ye çok aşık ve onun tarafından aldatılmayı hazmedemiyor, annesinin ölümü bu olayın üzerine tuz biber oluyor. Annesinin yasını tuttuğu günlerde kocasından beklediği ilgiyi göremeyince, üstüne bir de kocasının diğer kadınla birlikte olabilmek için boşanmayı talep etmesiyle bunalıma giryor ve birgün kocasına böyle bir oyun oynamaya kalkıyor.
Arabayla evden ayrılıyor, bir arazide arabasını çalışır halde ve eşyaları içindeyken olaya kaza süsü vererek bırakıp gidiyor. Daha önceden rezervasyon yaptırdığı bir kaplıca oteline başka bir isimle kayıt yaptırıyor ve günlerce gözlerden uzak, hergün gazetelerin kendisi hakkında yazdığı kaybolma haberlerini okuyarak vakit geçiriyor.
 Bu sırada kocası Archie kaybolmanın sorumlusu olarak günlerce polisin baskısıyla zor zamanlar geçiriyor, zaten Agatha'nın da istediği şey tam olarak bu. Kocası kendisini merak etsin, polisin aldatan koca olması sebebiyle baş şüpheli olarak sorguya çekilsin..
Agatha başka bir kadını kendisine tercih eden denizden gelen adamı, en iyi bildiği şekilde dedektiflik romanlarını aratmayacak bir şekilde hazırladığı oyunla cezalandırıyor...
Ancak basın bu olayın çok üzerine gidiyor ve tek amacı kocasını kendi çapında cezalandırmak olan bu kadını toplumu kandırmak ve sansasyon yaratmakla suçluyor.
Agatha bu olaydan sonra basına küsüyor ve zorunlu olmadıkça gazetecilere demeç vermeyi reddediyor.
Basına olan bu kırgınlığını da su sözlerle ifade ediyor.
'Işıklar yandıkça unutmayacağım, karanlıkta ise anımsayacağım. '
Olay açığa çıktıktan sonra kocasıyla boşanıyorlar, bir süre sonra ikisi de bir başkasıyla yeniden evleniyor.
Agatha gittikçe daha da ünleniyor, kraliyet tarafından şovalye nişanına layık görülüyor.
Daha sonra kalp krizi geçiriyor, bir kez de düşüp kalçasını kırıyor. Bu iki hastalık ve kullandığı ilaçlar yüzünden kendisini toparlayamıyor, son günlerinde tekerlikli sandelyeyle hayatını sürdürüyor.
12 ocak 1976 da odasında hayata gözlerini yumuyor.


24 Ağustos 2012 Cuma

Baykuşlu Termos






Baykuşlar bu sene her yerde :))
Ne ara bu kadar ünlü oldu anlamadım .
Hani öyle güzelliği çağrıştıran bir hayvan da değil bülbül falan gibi.
Ama bu termosun üzerinde çok şirin duruyorlar bence :)

17 Ağustos 2012 Cuma

Otantik Bunlar Vallahi :)




Şu yazımda   kararsız kaldığımı belirtmiştim
Sonrasında oylama yapmıştık ve sizlerde benim gibi kararsız kalınca bende mecburen (!) ikisini de almak zorunda kalmıştım :))



Defterlerim yurtdışından geldiği için sanırım baya bi bekledim gelmelerini.Yani normal vaktinden yaklaşık bir hafta daha geç geldiler.


Beklediğimden daha küçükler.
Ben daha büyük olduklarını hayal etmiştim sanırım ama çok güzeller valla :)))
Sanki eski bir sandığı açmışım da içinden çıkmışlar gibi.
Çok otantikler.
Hep böyle değişik şeyleri beğenme huyum var, değişik yemekler, değişik yerler, değişik bardak kalem defterler..




Defterlerin yaprakları ise sanki kağıttan değil de neredeyse kumaştan yapılmış gibi..
Çok değişik..
Ama çok hoşuma gitti bu defterler, sevdim ben.
Siz nasıl buldunuz??

16 Ağustos 2012 Perşembe

Cilt Bakımı



Uzun zamandır makyaj ve cilt bakımıyla ilgili yazı yazmadığımı farkettim.
Yakın zamanda pek cilt bakımıyla ilgili birşey almadığım için sanırım.

 Neutrogena'nın bu makyaj temizleyicisini birkaç blogda görmüştüm.
Çok övüyorlardı, hem göz makyajını çok iyi çıkardığı için, hem de uygun fiyatı yüzünden.
Elimdeki makyaj temizleyiciler bitince deneyeyim diye not almıştım.
Market alışverişi için Migros'ta dolaşırken birden karşım açıktı, bu kader olmalı diyip attım sepete :)
Eve gelince hemencecik denendi ve çok çok beğenildi.
Fiyatı da 15tl gibi birşey.
Ben bu ara sık konjuktivit olduğum için göz makyajı temizleyiciler konusunda biraz hassasım ama bu üründen gerçekten memnun kaldım, kesinlikle tavsiye ederim, hele de benim gibi lens kullanıyorsanız..
Bir diğer beğendiğim göz makyajı temizleyici ise Sephora'nın ki. Onun yazısı için şuraya..
Watsons'ın ki idare eder, onun yazısı için de şuraya..
 Loreal'in kini ise hiç denemeyin bile. Onu da şurda yazmıştım..

Bu da yine Neutrogena'nın makyaj ve yüz temizleme jeli, henüz kullanmadım bunu.
Göz makyajımızı temizledikten sonra  geri kalan makyajımı temizlemek için elimiz ve yüzümüzü biraz ıslatıyoruz, sonrasında pompa vasıtasıyla bir miktar jeli avucumuza alıp köpürtüyoruz, sonra da yüzümüzü bununla yıkıyoruz.
Neden henüz kullanmadığıma gelince bir süredir Sebamed'in yüz temizleme jelini kullandığım için.
Büyük boyunu almıştım, banyoda duruyor, alalı baya olmasına rağmen henüz bitmedi ama memnunum ondan, biterse yine alabileceğim bir ürün, onu da tavsiye ederim.

 Yaz günleri için çok uygun bir krem Nivea Aqua Sensation.
Su bazlı ve salatalık özlü.
Benim yağlı- karma bir cildim olduğu için lipid bazlı ürünleri kullanamıyorum, zaten yazın bu sıcaklarda insanın yüzüne hiçbirşey süresi gelmiyor,makyaj yapmak ölüm gibi geliyor bazen bana.
Göz makyajım dışında sadece bunu yüzüme sürüp çıkıyorum bazen.
Malesef güneş koruma faktörlü kremleri yağlı ve sanki vampir olmuşum gibi yüzüme verdiği beyazlık ve solukluk etkisi nedeniyle pek fazla kullanamıyorum.
Aslında kullanmam gerek biliyorum ama işte :(
Ben Sebamed'in 50+ faktörlü olanını kullandım ama dediğim gibi memnun kalmadım malesef.
Bunları yapmayan bi güneşten koruma kremi var mı kullandığınız ve memnun olduğunuz.
Eğer yorum bırakırsanız çok sevinirim bu konuda.

14 Ağustos 2012 Salı

Kırtasiye Önerileri #2



Bonvagon'da  yine harika defterler var.
Ben yine dayanamayıp bir sürü defter siparişi verdim.
Aşagıdakiler benim sipariş verdiklerim ama seçenek çok tabii ki.








Mutlaka göz atın...

Hediye Geldi Bana :)))




 Cumartesi tüm gün nöbetçiydim hastanede. Gece sahur hazırladığım için bir saatlik uykuyla hastaneye gitmiştim, üzerine birde oruçlu olmak nöbet tutma olayını baya bi zorlaştırdı.
Neyse ki akşam 00:00 dan sonra çok hasta gelmedi ve biz nöbet ekibi olarak rahatça sahur yapabildik.
Normalde gece 02:00-04:00 arası çok hasta geliyor ve biz bazen sahur yapamadan oruç tutmak zorunda kalıyoruz, ya da doğru düzgün yiyemeden işte ama çok şükür bu nöbette öyle bir talihsizlik yaşamadık.

Neyse pazar sabahı nöbetim bittiğinde o kadar uykum vardı ki, eve gitmeye kalksam yolda düşüp bayılırdım herhalde.
24 saat nöbet tutunca insanın dünyası şaşıyor valla.
Bende öğlene kadar hastanede uyudum, öğleden sonra uykumu biraz almış olarak eve gittim.Tam odama geçmiştim ki zil çaldı.
Kim ki gelen falan derken kardeşim kapıyı açtı. PTT kargo :)))

Sevgili 365 Günlük blogunun sahibesi bir bayram kartı etkinliği düzenliyordu.
Ben bayram öncesi yoğunluktan dolayı katılamayacağımı söylemiştim, O'da karşılıksız olarak bana kendi el emeği bayram kartlarından gönderebileceğini söylemişti :)
Ben tabii ki mahcup oldum, çünkü ben göndermediğim halde bana karşılıksız birşey gönderildiğinde kendimi kötü hissederim.
Ama bu o kadar güzel bir teklifti ki geri çeviremezdim.
Takip edersen ben de seni takip ederim diyen, ya da sadece belli çıkarlar üzerine takip yapılan blog aleminde, böyle samimi  karşılık beklemeden yapılan teklifler gerçekten çok kıymetli.

Neyse efendim ben bekliyorum ki sadece bir kart gelecek falan.
Paketi bir açtım ki aman Allah'ım :))

Nasıl şirin bir paket :)

 Bu benim için hazırlanmış el emeği bayram kartı.

Açınca da böyle oluyor.
Allah'ım bazı insanlar gerçekten çok becerikli, şu kartın güzelliğini bakarmısınız...

 Benim gibi bir kitap kurduna gönderilebilecek en güzel hediye tabii ki kitap :))
Daha önce Selim İleri hiç okumamıştım bu benim ilk kitabım..

 Laleyle ilgili herşeyi sevdiğimi biliyormuydu bilmiyorum ama bu kaşığa bayıldım, bayıldım :)

 Kendi el yapımı not defteri :)
Bir insanın sizin için uğraşıp birşeyler ortaya koyması çok hoş bir duygu, hele ki bu insanla hiç tanışmıyorsanız.
Tanıdığımız insanlar bile bazen böyle hassas olmayabiliyor, oysa sizi sadece blogdan tanıyan birisi sizin yüzünüzü güldürebiliyor.

Son olarak iki güzel kalem, bu şirin stickerlar ve kitabım için güzel bir not..

Ne diyeceğimi bilemedim gerçekten..
Bir kart beklerken bir dünya göndermişsin bana.
Mahcubiyetim kat kat arttı..
İnşallah kısa zamanda bu durumu telafi edicem, şu bayram yoğunluğu bir geçsin de.
Güzel kalbin ve iyi niyetin için çok çok teşekkür ederim.
Sizin gibi insanlar için blog yazmayı sürdürüyorum, bu zaman kadar kötü niyetli kimseyle karşılaşmadım, hep çok iyi insanlar çıktı karşıma senin gibi.
İnşallah bundan sonra da böyle olur :)

Eğer siz de yüreği güzel bu insanla tanışmak istiyorsanız şuraya bir tık..



12 Ağustos 2012 Pazar

Yeni Mug - Yeni Kitap




Dışarıdan yeni geldim, mutfak masasına kuruldum :)
Açtım bilgisayarımı, aldım yanıma gerekli olanları.
Bir yandan takipte olduğum blogların yeni postlarını okuyorum, bir yandan da yeni post hazırlıyorum.

İftardan yeni dönmüş olmama rağmen konu tiramisu olunca her zaman varım.
Evet itiraf ediyorum ben bir tiramisu bağımlısıyım.
Hergün her saat yesem doymam sanırım.
Beni çeken şey o kahvenin kokusu, tadı...
Hiç bir tatlıya bu kadar bağlanmadım sanırım, aslında genel olarak tatlıyla aram çok iyi değilidir.
Yani damak tadım ekşi tuzlu arası birşey.
Ama tiramisu bi ayrı gerçekten :))

Bu arada yeni kitaba başladım.
Agatha Christie'nin onbir kayıp gününü anlatıyor.
Yazar gerçektende bir dönem kaybolmuş, arabasını kaza yapmış ve terkedilmiş bir halde bulmuşlar.
Kendisi de sonradan bir otel odasında bulunmuş, bu kayıp olduğu zaman dilimiyle ilgili de birşey hatırlamadığını ifade etmiş.
En azından bu zamana kadar böyle biliyordum, henüz kitaba yeni başladım o yüzden oldukça meraklıyım.
Okuduktan sonra ayrıntıları yazarım buraya.

Ben de bir süredir kayıptım bildiğiniz gibi :)
Bu dönemde beni arayıp merak eden sevgili Rüzgara Doğruu ve sevgili Bez cadıları 'na  teşekkür ederim :)


Böyle komik birer kupa aldık kardeşimle birlikte :)
Benim kupamı en üstteki fotoğrafta daha net görebilirsiniz.
Einstein'ın meşhur E=mc2 formülü var üzerinde.
Kardeşimde geometri düşkünü olduğundan ona da böyle üzerinde geometri soru çözümü olan bir kupa aldık.

Burda daha büyük ve daha net gözüküyor.
Kupalar çok şirin, diğer kardeşim gelince hemen göz koydu bunlara zaten, mecburen ona da bir tane alıcaz :)
Yalnız kupalar bulaşık makinesine girmiyor, renklerinde akma falan oluyor, o yüzden elde yıkamak gerek, tek handikapları bu.

Aldığım o kadar çok şey var ki, hepsini post yapmak zaman alacak.
Şimdilik bende böyle durumlar.
Nasıl buldunuz kupalarımı :)

11 Ağustos 2012 Cumartesi

Çekiliş Sonucu ve Merhaba :)



Blogumu takip edenler bilir..
Bir süredir buralarda değildim.
Ne twitter, ne instagram.. Sadece Vikitap'a okuduğum kitapları güncellemek için giriyordum.
Hem keyfim yoktu, hem de biraz uzaklaşmak istedim buralardan.

Ancak sonlandırmamız gereken bir kitap çekilişimiz vardı.
Biz şurada bir çekiliş yapmıştık :)
Katılan herkese teşekkür ederim.
Önümüz bayram malum :)
Çekilişimi duyurup duyurmasalar bile, blogumu izlemeye alan ve çekiliş için için yorum bırakan herkesi çekilişe dahil ettim.


Tam 77 yorum bırakan olmuş.
Herkesi teker teker yazmak biraz zor olsa da çekilişimizi sonuçlandırmış bulunmaktayım :)
Ve kazanananımız ....


karamaela dedi ki...
Merhabalar,
Sizi vikitaptan ve bloğunuzdan takip ediyorum.VİKİTAPTA Karamela olarak takipçinizim.
derya.capin@pinar.com.tr
Benim henüz bloğum olmadığı için maalesef çekilişi haber edemedim.Biliyorum belki bu yüzden hiç şansım yok ama bir kitap sever olarak sizi yinede takipte olacağım.
Sevgiler
Derya Çapın
Şans bu olsa gerek :)
Hiç umudun olmadan katılırsın sonra bir bakarsın kazanan olmuşsun :))
Sevgili Karamaela tebrik ediyorum, şansın hep böyle bol olsun :))
( Birazdan sana mail atıcam, umarım en kısa zamanda bana dönersin ve bayramdan önce kitapların eline geçmiş olur )

Bu arada bir süredir kendi içime kapandığımı söylemeiştim, bu sebeple bir önceki termos çekilişimin kazananına hala termosunu gönderemedim :((
Evet bu çok kötü birşey biliyorum, çok üzgünüm, içimden hiç birşey yapmak gelmiyordu malesef :(

Eğer sevgili karamaela bana hemen dönerse ikinizin hediyesini ve kitaplaşma etkinliğinde eşleştiğim sevgili gırlafikir'in hediyesini birlikte göndereyim istiyorum, hepsini ayrı ayrı göndermek bana da biraz sıkıntı olacak çünkü.

Bir yandan bu yazıyı hazırlarken bir yandan da 1500 m olimpiyat finalini izliyordum.
Aslı Çakır Alptekin ve Gamze Bulut altın ve gümüş madalya kazanarak bizi gururlandırdılar.
Bütün bloggerlar adına kendilerine teşekkür ediyorum.
Aşağıdaki fotoğraf herşeyi anlatıyor zaten...



LinkWithin

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...