28 Haziran 2012 Perşembe

Günlük gibi birşey işte..






Dün şu yazımdaki kitaplaşma etkinliğinden eşleştiğim sevgilli Havva'mın bana gönderdiği Suzan Defter'i nihayet bitirdim.
Şu yazımda da  kitap içinden bir bölümü paylaşmıştım burda.
Kitabı 10 haziranda 03:35 de okumaya başlamışım, dün gece yarısına doğru  da bitirdim.
Yavaş kitap okuduğumdan değil aslında..
Oldukça hızlı kitap okurum ama hem ders çalışmam gerekiyor hem de nöbetler falan..
Kitap okumak ders çalışmam gerekirken benim için biraz lüks kalıyor malesef.
Yoksa şöyle uzun uzun kitap keyfi yapmayı özledim ne zamandır.. ama malesef bu aralar buna fırsatım yok..
Ama kitap okumaktan vazgeçemem tabi ki, o yüzden ders çalışma aralarında elime alıp okudum birkaç sayfa..
Okudukça bitmesini istemedim kitabın, daha da yavaşladım,,
Sonunda bitti malesef..Bitti ama beni de bitirdi..
Kitapta anlatılanlar, bitirince bana hissettirdikleri...
Dibe vurdum dün gece..
Demem o ki eğer depresifseniz bu aralar okumayın sakın kitabı..
Öyle güzel bir kitap çünkü...
Kitapta beni etkileyen yerlerden birisi şu :
 " Benim suçum yok Derya, varsa da bağışla beni..Suzan kaldırabileceğimden çok daha fazla sevdi beni..Ezildim.. "
Böyle mi oluyor hep? Birisini fazla sevince karşı tarafa fazla mı geliyor???

Neyse...

Dün sevgili Begoş'un kitaplarını nihayet kargolayabildim. 
Bir haftadır günaşırı nöbetlerden fırsat bulamamıştım..
Dışarı çıkmışken kendime de böyle değişik konusu olan bir kitap aldım.

Bu da konusu. Değişik bir şey. Bakalım ne zaman okurum..

 
Market alşverişine çıkmışken bir de bu çayı aldım aktardan.
Henüz içme fırsatım olmadı..
Umarım tadı acı değildir..
Dün yorucu geçti benim için.
Sabah 8 de ders çalışmak için kalktım, akşama doğru alışverişe çıktım, onları yerlerine yerleştirmek falan..
Şu anda da  Samsun'a gitmek için hazırlanıyoruz..
Ben dönene kadar siz bu yazıyı okuyun istedim.
Bir aksilik çıkmaz  sağ salim gidip geliriz ve inşallah güzel haberlerle döneriz ordan..
Dua edin..
Şimdilik kalın hoşça...

26 Haziran 2012 Salı

Hediyelerim Geldi :))



Dün nöbetteyken eve ulaşmış paketlerim.
Eve gidince hemen açtım tabiki.
Bu arada hediye paketlerini çekmeyi unutmuş olabilirim :((

Bunlar sevgili Kitap Bahçesi'nin gönderdiği kitaplarım





İtiraf ediyorum en çok Audrey Hepburn'lü yüzüğe bayıldım :))) teşekkür ederim :))

Aşağıdaki kitaplar da sevgili Begoş'dan



İkinize de teşekkür ederim.
Bir sürü kitabım oldu yine..

25 Haziran 2012 Pazartesi

Süpriz!!!!



Dün gece nöbette çok aç bir haldeyken süpriz bir şekilde gelen pastam. 
Nasıl güzel gözüküyor değil mi ??

24 Haziran 2012 Pazar

Kitaplarım geldi :))



Nasıl mutluyum ya.
D&R  siparişlerim geldi sonunda :))
Bir sürü kitabım oldu.
En büyük hayallerimden biri kocaman bi kütüphanemin olması.
İnşallah çocuklarıma bırakacak bir kütüphane dolusu kitabım olur.
Bunlarda kütüphaneme yeni katılanlar..


Şİmdi biraz daha ayrıntılı görelim..


Edep Ya Hu konu olarak aslında değişik bir kitap. Osmanlı zamanında saraya yetişsin diye alınan, sonra saray ağalarının kapatması olan kız Ferhad'ın hikayesi!!!

Sevil Atasoy İstanbul Üniversitesi Adli Tıp Bilimleri'nde öğretim üyesi. Konu adli tıp olunca hemen aldım kitabını. İlk olarak da bu kitaba başlamayı düşünüyorun. Bundan başka kitapları da var, onları da alıcam inş.


Genç Werther'in Acıları kitabını bir blogda görmüştüm, sonu çok farklı bitiyormuş, merak edip aldım.
Hiyeroglif masallar'ın ise konusundan çok hikayesi beni etkiledi. İlk olarak 1975'te kitap sadece 6 kopya olarak basılmış ve yazar bu 6 kopyayı kendine saklamış.Bir yazar okunmasını istemediği bir kitabı neden yazar ve basıma verir.. Bana çok değişik geldi o yüzden okumak istedim zaten incecik 69 sayfa.


Dövüş Kulübü zaten filmi de olan bir kitap, daha fazla söze gerek yok kitap hakkında..

Ayfer Tunç'un elimde sadece Suzan Derfter'i vardı, bu kitapta kitaplaşma etkinliğinden arkadaşım olan Havva'dan gelmişti. Bende yazarın bütün kitaplarını almaya karar verdim. Ben de böyle bişey var, bir yazarın bir kitabı varsa elimde, dayanamıyorum, illa ki bütün kitapları bende olacak, yoksa kendimi eksik hissediyorum. Öyle işte :))


Benim ortaokul yıllarım Agatha Christie ve Stephen King okuyarak geçmiştir. Arkadaşımın babası edebiyat öğretmeniydi ve bize babasının kütüphanesinden kitaplar getirirdi. O dönem hatırı sayılır sayıda kitap okumuşuzdur hep birlikte. Agatha Christie'nin de nerdeyse bütün kitaplarını o sırada okumuşumdur. Agatha Christie'nin On Bir Kayıp Günü ise çok merak ettiğim bir konuydu. Lise birdeydim sanırım. Bir belgeselde izlemiştim. Ünlü polisiye yazarımız bir gün ortadan kayboluyor ve 11 gün sonra bir otel odasında ortaya çıkıyor ve hafıza kaybına uğradığını söylüyor.. Çok sevdiğim bir yazar olduğu için bu kaybolduğu dönemde başına neler geldiğini merak ediyordum, o yüzden de bu kitabı aldım. Bakalım kitap neler anlatıyor???


Alimlerin Akıl Oyunları kardeşimin istediği bir kitaptı, O'nun için aldım. İçinde yazarların yaşantılarına ait nükteli olaylar, hazır cevaplılıkları anlatılıyor.


İsrafil'in Aynası'nı asabi bakirenin şu yazısında okumuş ve beğenmiştim.Hemen atmıştım D&R sepetime. Biraz mistik bir roman..


Kürk Mantolu Madonna'yı okumayan bir ben kaldım sanırım :))


Cadı'yı sevgili kitap bahçesinin blogundaki şu yazısında görmüştüm. Kitap hakkında ayrıntılı bilgi isterseniz sizi o sayfaya alayım, ben kitapların hepsini okuduğum zaman yorumlarımı paylaşıcam sizinle zaten..


Suç kitabı iki bölüm aslında.Benim aldığım birincisi. İkincisini de almak istemiştim ancak o sırada D&R'da yoktu. Benim kitaplarım elime ulaşınca D&R'da yeniden satışa çıktı. Benim bahtsızlığım işte :( Neyse belki ikinci kitabı almak bahanesiyle başka kitaplarda sipariş ederim :)))


Ve aldığım kitaplar içinde benim için ayrı bir yeri olan kitabım Mırname. Kedileri çok sevmeme rağmen annemi aşıp bir kedi alamıyorum eve. Artık kendi evimde nasip olur inş. Kedi alamasamda şimdilik kitaplarıyla idare ediyorum. Bol resimli , küçücük, kedi şiirlerinden oluşan bir kitap bu. Aslında benden çok daha fazla bir kedi sever olan kardeşime hediye aldım bu kitabı, Kendime de alıcam yakın zamanda inş.

Ne kadar çok kitabım olmuş değilmi. Ben yazarken yoruldum valla. Bu yazıyı yazarken bi yandan fotoğrafların yüklenmesini bekliyor, diğer yandan da D&R'dan yeni kitaplara bakıyordum :)) 
Yakın zamanda yine bir sipariş vericem sanırım :))
 Böyle işte :)))




21 Haziran 2012 Perşembe

Bir Sanat Eserim Oldu :))



Günaydın herkese..
Yani ben bu yazıyı hazırlarken sabahtı, siz ne zaman okursunuz bilemiyorum tabiki.
Birkaç gündür bloguma yorum yapılamıyordu ama farkında değildim.
Dün sevgili Rüzgara Doğru, bloguna yorum yapamıyorum diyince bir sorun olduğunu farkettim, birkaç saat uğraşmanın sonucunda kardeşim halletti sağolsun. Şu anda yorum yapabilmenizle ilgili bir sıkıntı yok artık :))
Bu yazımda Bursa gezimde aldığım seramik eserleri göstermek istiyorum size. 
İk önce fincanımı göstermek istiyorum. Fincanlara ne kadar düşkün olduğumu bilmeyen yok artık sanırım.
Ben rengine vuruldum tabiki, en sevdiğim renk turkuazdır.
Bu fincanın özelliği şu. Usta Adil Can Güven tarafından yapılmış olması. Peki Adil Can kim onu tanıyalım önce.
 1953 yılında İnegöl’de doğan Adil Can Güven, Usta-çırak geleneğini sürdüren bir ailenin ferdi olan figürin sanatçısı ve seramikçi Abdurrahman Özer’in yeğenidir.1970 yılından itibaren seramik öğrenimine başlamış, büyük ustaların yanında Kütahya, Çan, Çanakkale gibi seramik merkezlerinde çıraklığını tamamlamış ve o ustalardan el almıştır.       1995 yılında İznik Meslek Yüksek Okulu’na Öğretim görevlisi olarak girmiştir. 1998 yılında İnegöl’deki atölyesini İznik’e taşımıştır.

Adil Can'ın yaptığı eserler kültür bakanlığı tarafından sanat eseri olarak kabul edilmekte. Şu an itibariyle evimde bir sanat eserim oldu yani :)) 

Adil Can hakkında daha ayrıntılı bilgi isteyenler için şuraya bi tık







Bu kadar bilgiden sonra bu da benim fincanım :)) Nasıl güzel değil mi? 
Aslında fotoğrafın  kalitesi çok iyi değil, o yüzden burda çok hoş durmuyo gib gözüküyor, ama öyle değil gerçekten :))
Nerden böyle bi merakım oldu fincanlara-kupalara bilmiyorum ama çok seviyorum işte :))
Sadece fincan almadım tabiki.İşte diğerleri..

20 Haziran 2012 Çarşamba

yeni bir çekiliş haberi



junior's daily yeni başladığı blog hayatında ilk çekilişini yapıyor, O'nu yalnız bırakmayalım..

Kitaplaşma etkinliği - D&R




Bu arada macaron siparişiyle aynı gün verdiğim bir başka siparişte D&R'dan. 2 gün oldu ancak siparişlerim hala tedarik aşamasında, oysaki ben hemen elimde olsunlar istiyorum. Aslında kitap yurdu bu konuda daha hızlı ama alacağım kitaplar D&R'da daha uygundu hem yaz dönemi için yeni bi kampanyaları var. 25Tl üzeri alışverişlerimizde D&R'da kargo ücretsiz . Şİmdilik beklemedeyim, kitaplarım gelince paylaşırım sizinle, kitap konu olunca fazla heyecanlanıyorum sanırım :))
Bu ara elimde şu yazımda bahsettiğim Ayfer Tunç'un 'Suzan Defter'i var ama ders çalışmaktan kitap okumaya fırsatım olmadı, o yüzden de bitiremedim henüz. Bir de iki kitaplaşma etkinliğimiz sonlandı. Rüzgara doğru'nun yaptığı etkinlikte sevgili Kitap Bahçesi  ile eşleşmiştik. O'na paket hazırlama telaşı vardı üstümde. Bu biter bitmez bu sefer sevgili Kitap Bahçesinin kendi düzenlediği etkinlik sonuçlandı. Burda da sevgili Begoş  ile eşleştik. Yarında inşallah O'nun paketini kargoluycam. 
Eğer benim etkinliklerden haberim yoktu diyorsanız üzülmeyin. Son bir etkinlik var. Sevgili Keşke Gerçek Olsa blogunun sahibesi bir kitaplaşma etkinliği düzenliyor. Son katılım tarihi 30 Haziran. 
Temmuz ayında da ben kitaplaşma etkinliği düzenliycem, şimdiden haberiniz olsun istedim.
Benim kitap çekilişime katılmayanlar son gün 30 Haziran, ona da burdan katılabilirsiniz..
Allah'a emanet olun, bol su için, bizim için şehit olmuş 8 askerimiz ve hastanelerde tedavi altında olan yaralılarımız için dua etmeyi unutmayın..
sevgiler..

macaronlarım geldi :))



Macaronları ne kadar çok sevdiğimi biliyorsunuz artık sanıyorum.. Ancak yaşadığım şehirde macaron bulmam mümkün değil. Kendim de yapmaya üşeniyorum açıkçası. Daha önce hiç yapmadım zaten lezzetini tutturabilirmiyim bilmiyorum. 
Ben de online macaron siparişi kabul eden siteleri araştırdım. Pek çok site buldum ama  nerdeyse hepsi İstanbul ya da Ankara gibi şehirlerden sipariş kabul ediyor, ki zaten oralarda olsam gider yerinde yerim niye sipariş edeyim değil mi?
Araya araya en sonunda bi site buldum.
Türkiye'nin her yerine sipariş kabul ediyorlar. Aslında başka birine hediye amaçlı gönderim maksadıyla kurulmuşlar ama ben de kendi kendime hediye verdim :))
Ayın 18inde sabah erken saatlerde sipariş verdim. 19unda öğlen elimde oldu siparişim. Hem de öyle bir paketlemişler ki ne yiyeceklerin bozulması ne de kargo taşınım sırasında deforme olması mümkün değil.
Aşağıda sağda gördüğünüz büyük foto kargo poşetini ilk açtığımda karşılaştığım durum. 

1. İçinde koruyucu bi tabakanın olduğu koruma poşeti ( gri olan )
2. Solda en üstteki  içi hava dolu küçük kabarcıklarla sarılmış olan poşet ( adı aklıma gelmedi o yüzden böyle tasvir ettim, küçükken biz onları bitinceye kadar patlatmaya çalışırdık, paketi açınca yine hemen başladık :)) )
3. Ortadaki resimde gördüğünüz mavi dikdörtgen şekiller macaronların sıcak havada bozulmasını engellemek için konulmuş, yiyecekleri soğuk tutmaya yarayan aparatlar. ( bunların ateş düşürmek için kulanılanları var, alnınıza koyduğunuzda bi süreliğine bölgeyi soğutuyor gerçekten. Yine yanıklar için de kullanabilirsiniz bunları. O yüzden ben atmak yerine yıkayıp buzluğa koydum, lazım olabilir.. )
4. En sonunda silindirik şekilli paketimize ulaştık :))

Silindirik kap 4 bölmeden olşuyor. Her bölmede 4'er macaron var, onlarda çok şirin paketler içinde..
Ve macaronlarım :)) Bir kısmını yemiş olabilirim, bunlar da kalanlar :)
Ben hem siparişin hızlı olmasından hem de paketin güvenliği için bu kadar çok önlem alınmasından dolayı çok memnun kaldım siteden. Eğer siz de benim gibi macaron hastasıysanız ve bulunduğunuz yerde bulamıyorsanız http://www.lovefoodz.com/ kesnlikle tavsiye edeceğim bir site. Haberiniz olsun..
Bu da benim macaron hayranlarına bi kıyağım olsun :))



18 Haziran 2012 Pazartesi

Ne Okuyorum #?




Şu sıralar okumaktayım..

Bu aralar ben ...#?

Aslında girilecek bir sürü post var ancak şu sıralar ne yazısını yazacak ne de fotoğraflarını çekecek gücüm var.. Vaktimde pek yok zaten. Bu aralar size de böyle oluyor mu?
Zaten sıcaklardan bunalmış haldeyiz. Nefes aldığımız halde sanki hava girmiyor nefes borumuza. Balkanlardan gelen soğuk hava dalgasını özler olduk :))
Bu sıcaklarda yaptığım tek şey karpuz yemek ve su içmek. Soğuk su içtiğimizde, soğuk suyun yemek borumuzdan geçerken verdiği o his; bu aralar paha biçilemez :)
Zaten bu sıcaklarda bol bol su içmemiz gerek. Terleme yoluyla kaybettiğimiz suyu yerine koymazsak bu durumda bizi halsiz bırakabilir. O yüzden şu dönemde her saat başı bir bardak su içmeyi alışkanlık haline getirelim, özellikle yaşlılara dikkat..
Gelelim bu aralar ben neler yaptığıma..

Bikaç gündür nöbetim yok ben de boşluklardan faydalanıp ders çalışmaya adadım kendimi.

Evdekilere kahvaltı hazırladım..

Gecenin bi vakti ders çalışırken acıkıp hazır ramenlerden yaptım..

Bir ara hastaneye uğradım tabiki.. Yukarıdaki yüzüğü Bursa'dan almıştım yine. Sağdaki fotoğrafta kalpli post-it de kitaplaşma etkinliğinde tanıştığım Havva'dan :)

Bu çantayı da Bursa gezimde almıştım. Çok tatlı ya nerdeyse hiç çıkarmıyorum :))


Son iki fotoğrafta Japonya'da ki arkadaşım Michiko'dan. Yaşadığı şehir Kyoto burası. O da ben de içinden ırmak geçen şehirlerde yaşıyoruz. Yaşadığın yerde mutlaka bir miktar su  olmalı bence, ister göl olsun ister ırmak ister deniz. İnsan ruhuna çok etki ediyor, ben böyle düşünüyorum en azından :))

Benim haftam böyle geçiyor. Sizler neler yaptınız? Bu postta yeni bişey denedim. Zoom tekniği ekledim. Fotoğrafların üstüne gelince büyüyor ve daha net görebiliyorsunuz. Ama siz nasıl buldunuz acaba. Bu konuda görüşlerinizi bekliyorum cidden, beğenilmezse kaldırabilirim..Evet ne diyorsunuz?? 

16 Haziran 2012 Cumartesi

Başlık yok bu sefer..



Ben bu aralar..


Sağdaki eteği giyip dolanmak istiyorum, soldaki de olur aslında..




Bu beyaz gelinlik benzeri elbisedende..





Bu prenses elbisesinden de...

Bu kaftana benzer güzelliktende istiyorum..
Kabul ediyorum ben biras geçtiğimiz haftalarda izlediğim muhteşem yüzyılın etkisinde kaldım..
Diziyi sevmesemde, izlemesemde kıyafetlerin müthiş olduğunu göz ardı edemiyorum..
Kim ordaki kıyafetleri giyip o saray koridorlarında gezmek istemezki :))
Ben istiyorum bu aralar, hem de çok..
Boyut değiştirmek istiyorum yine sanırım..
Bu haftayı biraz kötü geçirdim..Buraya yazsam mı, yoksa yazmasam mı karar da veremedim..
En iyisi içimde kalsın.. Herşey sonuçlanınca yazarım belki..
Siz bana biras dua edin olurmu?
Gittim ben..
Allah'a emanet olun..


  • P.S. : Bugün mübarek Miraç Kandili. Efendimiz aleyhisselatüvesselam ın Cenab-ı Hakk'ın huzuruna çıktığı gece. Hepimiz az çok bu geceyi boş geçirmeyelim. Belki bu gecenin hürmetine bende bu depresif moddan çıkarım..Hepinizin Mirac Kandili mübarek olsun, Allah tekrarını görmeyi nasip etsin..

12 Haziran 2012 Salı

Bir çekilişde benden olsun o zaman :))



Kitapsever bir insan olarak ilk çekilişimi tabiki kitapla yapmalıyım dedim. Sizler için iki kitap seçtim.
 Kitapların ikiside benim kütüphanemden, kendi okuduğum kitaplarım.'Psikopat ' adındanda anlaşılacağı üzere gerilim polisiye türünde. Benim en çok okuduğum tarz bu tür kitaplar.. 
' Aşk ve Gurur 'u bilmeyen yok zaten. Filmi çok çok daha ünlü sanırım. Eğer hala izlemeyen varsa kitabı okuduktan sonra mutlaka filmide izlemeli. Genelde kitaplar filme dönüştürüldüğünde biz okuyucuları pek tatmin etmez ama bu filmde gerçekten hakkını vermişler kitabın..
Neyse :))
İki farklı tür kitap koymamın amacı farklı tarzlara da hitap etmek.. Umarım ilginizi çekmiştir..
Gelelim şartlarımıza.. Şurda burda paylaşırsan (+) 1 hak falan olaylarına girmiyorum hiç..
  • Takipçim olmanız ve bloğunuzda çekilişi duyurmanız gerek ve  bu ikiside şart. Birde eğer blogunuzda paylaştığınız linki yorum kısmına eklerseniz benim için büyük kolaylık olur..Çekiliş blogları etkinliğe dahil değil..ama blogunuz yoksa\yada blogunuzu aktif kullanmıyorsanız;  facebook yada twitter kullanıcısıysanız takipçim olup onlardan birinde duyurabilirsiniz, yine duyurduğunuz linki yorum bölümüne eklemeyi ihmal etmeyin lütfen..
  • İsim ve mail adreslerinizide yorum kısmına eklemeyi unutmayın :)
  • Son katılım tarihimiz 30 haziran olsun..
  • Kazananı ertesi gün duyururum inşallah. Random usulü değilde herkesi kağıda yazıp öyle çekiliş yapmayı düşünüyorum :)
  • Kitaplarla birlikte kendi seçeceğim süpriz hediyelerimde paketinizde olacak :))
  • Kargo bedeli tabiki bana ait, birde sadece yurt içi gönderim olacak..
  • Yukarıdaki şartlardan herhangi birini yerine getirmeyen, yada eksik yerine getiren arkadaşların taleplerini, diğer katılımcılara haksızlık olmaması adına reddetmek durumunda kalıcam, bunu da baştan belirteyimde sonradan bi sıkıntı olmasın..İşte böyle..

Umarım ilk çekilişimde beni yalnız bırakmazsınız.. Hadi bakalım bol şans hepinize :))
Allah'a emanet olun..

Watson's ganimetlerim :))


Selamlar :)
Yazımı okumaya başlamadan önce aşağıdaki videoyu oynatın ve sonrasında yazının keyfini çıkarın :))
şarkı Duffy - well,well,well






Watson's a gidip yine çılgınlar gibi alışveriş yaptım geçenlerde. 

  • yüz maskeleri : Henüz bird nest i denedim, fotoğrafta beyaz olan maske. Tek kullanımla çok bir sonuç vermez tabiki ama beğendim. Maskeyi yüzünüzden çıkardıktan sonra yüzünüzü yıkamıyosunuz, öylece yatıyosunuz. Benim yüzümde Roacutane kulandıktan sonra oluşan lekeleri hafifletti sanki, daha parlak bi görünümü oldu sanki yüzümün. Bi sonraki gidişimde tekrar almak niyetindeyim. Diğer maskeleri henüz denemedim ama çikolatalı olanı özellikle merak ediyorum..
  • takma kirpik : Benim olmazsa olmazımdır göz makyajı ve nerdeyse hergün makyaj yaptığımdan, mascara kullanmaktan kirpiklerimin boyu kısaldı. Bu takma kirpiklerim bu sebeple aldım. Eğer kullanmayı becerebilirsem bi süre mascara kullanmadan bunlarla idare etmeyi ve kirpiklerimi dinlendirmeyi planlıyorum. Bu sıradada badem yağını geceleri kirpik diplerime sürücem. Henüz uygulamaya geçemedim nasip bakalım. Siz hiç takma kirpik kullandınızmı. aranızda kullanan varsa yorum bekliyorum mutlaka çünkü ben biras kararsızım bu konuda..
  • lip balm : Gece yatmadan önce dudaklarıma sürmek için aldım. Aslında bu amaçla jonhson's baby nin vaselinli dudak kremini kullanıyodum ama bunun şekli hoşuma gittiği için aldım. Bi süre lip balm almam sanırım..
  • rimmel parlatıcı : Ne zamandır almak istiyodum bu rengi ama bi türlü alamamıştım. Gayet kullanışlı ve dudakta iddia ettikleri gibi 6 saat kadar olmasa da duruyo baya :)
  • maybelline mascara : Uzun bi süredir mascara olarak maybelline'in ve loreal'in telescopic mascarasını kullanıyorum. Evet aynı anda ikisinide kullanıyorum. İlk önce Lorealin telescopic mascarasını kullanıyorum kirpiklerimi ayırmak için. Daha sonrada maybelline mascara sürüyorum 2 kat. Toplam 3 kat mascara kullanıyorum :) Sizlerde benim gibi aynı anda 2 farklı mascara kullananlardanmısınız yoksa ben tekmiyim ??
  • otacı bitkisel şampuan : Saçlarıma biras bakım yapma amaçlı aldım ama henüz kullanmadım, aslında benden çok ablam kullanıyor :)
  • sakura bella body scrub : bildiğiniz gibi sakura uzakdoğunun meşhur kiraz çiçeği ve ben sakura özlü olduğunu görünce hemen aldım ve kullandım. Kokusu inanılmaz güzel. Banyo yaptıktan sonra duş jeli gibi kullanıp durulanıyosunuz. Kesinlikle tavsiye ediyorum. Gidip alın ve kullanın :))
  • collejen göz temizleyici : Aşağıda ayrıntılı yazdım o yüzden buraya bişi yazmıyorum :))
Bursa'da sephora varmı bilmiyorum varsa da ben bulamadım o yüzden mecburen watson's ın kendi ürünü olan aşağıdaki göz makyajı temizleyicisini aldım. Sephora'nınkine ne kadar çok benziyor değilmi. İkisini karşılaştırmanız için yan yana koydum. Soldaki sephoranın ki daha önce şu yazımda  bahsetmiş ve ne kadar memnun kaldığımı anlamıştım. Ancak elimdeki bitmek üzere olduğundan ve etrafta sephora bulamadığımdan bende watson's un kendi ürününü aldım açıkçası sephoranınki kadar memnun kalmadım. Yani watson's ınki de güzel bi ürün ama sephora daha iyi sanki :) 
Sizde benim gibi watson's a girip çıkamayanlardanmısınız. ( tekerleme gibi oldu bu da ) Bide bu takma kirpik olayıyla ilgili ne düşünüyosunuz. Kullansam işe yararmı kirpiklerim için. Bide bu takma kirpikleri sokak ortasındayken falan düşerse. Çok komik ama ben hep başıma gelecek diye endişeleniyorum birasda o yüzden kullanmıyorum. Kullanan varsa beni bi bilgilendirin olurmu :)) yorumlarınızı bekliyorum..hoşçakalınn....
 

aşk mı? o da ne ?




- ' İnsan gençliğini aşka vermezse, gençlik ne işe yarar? '
- ' Ama kaybeden sonunda siz olmuşsunuz. '
- ' Kayıp mı? Kaç kişi böylesine sevebilmiştir dünyada? '
- ' Ama bir kucak korla kalan siz olmuşsunuz. '
- ' İyi ya boş değildi kucağım.'
- ' Ama yandınız, kül oldunuz. '
- ' Ama vardım, kül bunun kanıtı. '

                                                              Suzan Defter - AYFER TUNÇ

10 Haziran 2012 Pazar

çekiliş ve etkinlik :))


kitap bahçesinin bu bi dolu hediyesi için buraya bi tık

Yine kitap bahçesinin düzenlediği kitaplaşma etkinliği içinde buraya bi tık. Unutmayın son katılım tarihi 20 haziran..

Filizimsinin birbirinden ayrı 3 güzel kitabını isteyenlerde buraya :) Son katılım tarihide 10 temmuz..

9 Haziran 2012 Cumartesi

bir doktorun günlüğü #2

Beni okuyan, izlemeye değer bulan herkese selamlar..
Şu anda Nil Karaibrahimgili'in yeni şarkısı eşliğinde, halsiz, yorgun düşmüş bi halde yazıyorum bu yazıyı..
Birascık hasta oldum sanırım. Çok önemli bişey değil aslında soğuk algınlığı ama baya bi halsiz düştüm, yinede yatağa yatıp hasta rolüne bürünmüyorum. Hasta olsam bile hastalığımı ayakta geçirmeyi sevenlerdenim. Yatağa bi yattınızmı artık çok kötü olmasanız bile kötüymüşsünüz gibi geliyor bi süre sonra..
Bu yüzden kendimi kandırırım her hasta oluşumda. 'Yok o kadarda kötü değilim, abartma willdone alt tarafı bi grip işte' falan diye avuturum kendimi. Mümkün olduğunca ilaç almamamaya çalışırım ama gerektiğinde de ilaç tedavisine başlarım tabiki. Şu anda da çayım yanımda. Sıcak bişeylerle atlatıcam bu durumu inş. Genelde kırk yılda bir hasta olduğum için hasta olmak bana biras garip geliyo :) Burdan derdi olan herkese de Allah şifa versin diyorum. Bazen biz doktorlar karşı tarafı yani hasta tarafını anlamakta güçlük çekebiliyoruz ( onlarda bizi tabiki ) Ama her hastaya empati yaparsak o günün sonunu göremeyiz elbette..
Birde bu aralar çok sayıda zatürree teşhisi koyduk.. Sizlerin bulunduğu şehirlerde durum nasıl bilmiyorum ama eğer öksürük, yüksek ateş, balgam şikayetiniz varsa bi doktora görünmeyi ihmal etmeyin, Bu teşhisi koyduğum hastaların çoğu şikayetlerini önemsememişler ve hastalıkları oldukça ilerledikten sonra bize geldiler. Belli bi yerden sonra biz doktorlarında çok fazla yapabileceği bişey yok. O yüzden yaşlılar ve çocuklara özellikle dikkat lütfen, Onlar bizden çok daha hassas oluyorlar..
Neyse efendim bu tatsız mevzuları geçelim :)

Bu fincanlarımı limangodan almıştım. Yan tarafında ufacık bi bölme daha var, sallama çaylarınızı işiniz bitince oraya koymak için. Çok kullanışlı bence. Eğer sizde benim gibi çok fazla yeşil çay içiyorsanız tavsiye ederim bu fincanlardan. Fincan demişken bugün blogları okurken serrose'nin yeni aldığı fincanını gördüm. Fincanın içine sıcak su koyunca bardağın üzerinde sevimli canavarlar çıkıyor. Çok eğlenceli. Bende bi fincan bağımlısı olarak mutlak almalıyım dedim. Eğer merak ettiyseniz serrose'nin sayfasına buyrun .. Bu fotoda gördüğünüz yeşil çay benim için, salep ise kardeşim için. Salepleri Mado'dan almıştım. Tek içimlik küçük kavanozlarda her damak tadına uygun lezzetler hazırlamışlar. 6'lı paketler halinde Mado'larda satılıyor, fiyatını şu an hatırlamıyorum. Yeşil çayda Doğadan'ın. Yaseminli yeşil çaylar içinde en çok bu markanınkini seviyorum. Aslında bütün yeşil çaylar içinde en çok bunu seviyorum. Diğelerinin içimi daha zor. Birde eğer uğrarsanız şu yazımda bahsettiğim Starbucks'ın kutularda satılan yeşil çayıda çok güzel.tavsiye ederim..


Dün bi değişiklik yaparak kütüphaneye ders çalışmaya gittim. Ama nöbet çıkışı gittiğim için kısa süre sonra uykum geldi ve geri ewe döndüm. Uykum geçer belki diye twitter a girdim, ajandamın fotoğrafını çektim, başka şeylerle uğraştım ama nafile :( Bi dahakine uykumu tam almış olarak tekrar kütüphanede çalışmayı deniycem bakalım.


Bunlarda bu hafta taktığım yüzüklerim. İkisinide Bursa gezimde almıştım. Bursa'dan bi sürü yüzük aldım ama böyle kullandıkça post yapmaya karar verdim :))


Bursa gezisi sonrası annem bizimle gelmedi. Bursa'da kaldı. Haliyle evde yemekler ablamla bana kaldı. Bende ilk kez meksika fasulyeli salata yaptım. Sizi bilmem ama ben değişik lezzetler tatmayı çok seviyorum, kendi kültürümüz yada dünya mutfakları farketmiyor hiç.. Yeterki yeni bi tat olsun.. Bu salatanın tarifide her yerde var, bende tarifi bağlı kaldım değişik bişey yok yani o yüzden da tarif vermedim ama isteyen olursa yazabilirim tabiki..
Migros'tan aldığım mumluk-fener. Yılbaşında almıştım ben. Yılbaşı için değil tabiki ben christmas falan kutlamam ama yılbaşında süsleme amacıyla satılıyordu bende çok beğendim. Bide ışıkları kapatıp fotoğrafını çekince yandaki gibi hoş bi görüntü ortaya çıktı, bende instagramda paylaştım hemen. Bu arada instagram kullanıcı adım drwilldone beni oradan da takip edebilirsiniz..

Ve haftayı muhteşem bi finalle noktaladık. Touch dizisi sezon finalini yaptı bu hafta ama ben nöbetlerden dolayı bikaç gün rötarla izleyebildim. Çok da heyecanlı bi yerde kaldı eğer matematik-geometriye düşkünlüğünüz varsa, altın oran kanunu ilginizi çekiyorsa yada biras mistik havası olan bi dizi izlemek istiyorsanız bu diziyi kaçırmayın derim..
İşte benim bir haftam böyle geçti.. Çayımı alıp biras ders çalışmaya gidiyorum, yatmak yok yine :))
Yorumlarınızı bekliyorum.. Hepinize sağlıklı günler diliyorum..Allah'a emanet olun :))))

LinkWithin

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...